19 Ocak 2014 Pazar

Tazecik Kitap Yorumu: Deniz Kurdu - Jack London


   Hikayemizin anlatıcısı Humphrey Van Weyden, bindiği geminin kaza yapması sonucu denize düşer. Düştüğü denizden kurtarılır kurtarılmasına ancaktam olarak bir kurtuluş değildir bu, köleliğin başlangıcıdır.

   Kendisini kurtaran el, Hayalet mürettebatından birinin elidir. Geminin kaptanı ise Kurt Larsen. Humphrey, Kurt Larsen'e kendisini kıyıya çıkarması için para teklif eder, ama kaptanın umrunda bile olmaz. Artık Humphrey de mürettebatın bir parçasıdır ve işleri hiç bilmese de öğrenmek ve layığıyla yapmak zorundadır, o kadar.

   Kitapta vahşete ve sorgulamalara oldukça yer verilmiş. Hele bir bölüm var ki... Zaten olay kötü başlıyor başlamasına, ancak bir şeylerin esaslı ters gitmesi sebebiyle katıksız vahşete dönüşüyor. Gemideki insanların duyarsızlıkları ise ayrı bir ürkütücü.

   Sorgulama kısımlarını beğendim. İnsanın mayaya benzetilmesi; güçlünün güçsüzü ezerek gücünü büyütmesi, ahiret inancı olmayan insanlarda ahlak kavramının ne kadar gelişkin olabileceği, yaşamın değeri ve daha birçok şey...

   Kitaptan neden puan kırdığıma gelirsek... Vahşet, birinci sebep. Bazı yerlerde bünyeme ağır geldi. İkinci sebep, Kurt Larsen'in dengesiz bir insan olması. Sağı solu belli olmayan insanları oldum olası sevmem. Üçüncü sebep, Maud Brewster. Kendisiyle kitabın ortalarında tanışıyoruz. Maud da Humphrey gibi, gemisinin batması sonucu ''kurtarılan'' birisi. Karakterin aktarılış biçiminden pek hoşlanmadım.

   Kitabı genel olarak beğendim. Gemide geçen öykülere zaafım vardır, o ayrı bir konu. Ben maalesef çeviri kalitesini bilmeden Oda Yayınları'ndan okudum. İş Bankası'ndan okuduğumda yorumumu güncelleyeceğim.

Puan: 3,5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder