16 Nisan 2019 Salı

Tazecik Kitap Yorumu: Duygular Sözlüğü - Tiffany Watt Smith


    Epey merak ettiğim bir kitaptı Duygular Sözlüğü, neredeyse son alışverişimin de bir parçası olacaktı. Kütüphaneye bağışlandığını görünce büyük hevesle ödünç alıp okumaya başladım kitabı. Sayfalar ilerledikçe nasıl bir zararın kıyısından dönmüş olduğumu gördüm almamakla.

   Kitapta 154 duyguya yer verilmiş. Bu duyguların kimisi evrensel olarak nitelendirilebilecek duygularken (mutluluk, hüzün gibi), kimisi de kültüre özgü olanlar (misal greng jai).

   Okumaya ilk başladığımda içeriğiyle (vadettikleriyle) aklımı başımdan alsa da devam ettikçe çekilmez bir hâle geldi kitap. Sebep(ler)?

1 - Çeviride büyük sıkıntılar var. Çeviri kıyası yapmadan önce yazarın duyguları hatalı tanımladığını düşünmüştüm, bu da yazara karşı güvenimi zedelemişti. Ne tehlikeli şey... Birkaç örnek vereceğim, alt maddelere geçeyim de karışmasın.
   a) "Umpty" kelimesi "muallakta kalmak" olarak çevrilmiş, "her şeyin kötü gitmesi" olarak tanımlanmış. Muallakta kalmak o anlama mı geliyor? Bu noktada "umpty"nin çevrilmek yerine olduğu gibi bırakılması gerekir, dünya kültürlerinden çeşitli duygularda yapıldığı gibi.
   b) "İç ferahlığı" başlığı. İçerikte özsaygı anlatılıyor. Orijinal metinde bu bölümün başlığıysa "feeling good (about yourself) / (kendin hakkında) iyi hissetmek".
   c) "Mahcubiyet" ve "utanma" başlıklarında anlam kaymaları mevcut. Orijinal metindeki karşılıkları sırasıyla "embarrassment" ve "shame". "Mahcubiyet" başlığı hem kendisini hem utanmayı kapsıyor, öte yandan "utanma"da yer verilen örnekler daha ziyade "rezil olma/edilme" ve "ayıplanma"ya giriyor.

2 - Kimi duygularda anlam kayması var. "Güven" başlığı, "güven"den ziyade "özgüven"i ele alıyor mesela (önceki maddenin sonuncu alt maddesinden farklı olarak yazardan kaynaklı bu).

3 - Evrensel kabul edilen duyguların genelde sadece Batılı kökenlerini ele alıyor, bunu da bir zayıflık olarak görüyorum. Mesela "korku".

4 - Fobileri ve kimi fazlasıyla spesifik durumları (mesela "telefonum mu çaldı kaygısı") duygudan sayıyor. Bilmiyorum, gerek var mıydı? "İstiflemek" de duygudur diyor veya, bir dürtüdür diye açıklıyor. Benzer şekilde "açlık"ı da duygudan sayıyor. Tüm bunları katınca çok geniş bir duygu tanımı olmuyor mu? "Duygu nedir?" kısmında kendisi net bir yanıt vermiyor aslına bakarsanız. Sonuna "hissediyorum" koyabildiğimiz her ifade duygu mudur?

5 - Kimi aynı duyguları farklı isimlerle anlatıyor. Misal, "aşağılanmak" ve "hakarete uğramak". Öte yandan kitapta "aşağılanmak"ın değil, "aşağılamak"ın tanımı "hakarete uğramak"a benziyor.

6 - Duygunun sonunda verilen bkz.ların kiminin gönderdiği duyguyla pek bir bağlantısı yok ya da cidden ben anlamıyorum, belki de serbest çağrışım yapmalıyız. Ancak iş serbest çağrışıma kalacak olursa dünyadaki herhangi iki kavramı birbirine bağlayabilirim...

7 - Kimi yerlerde bilgi şovu yapılıyormuş gibi hissettim, kurgu-dışı kitapta da bunu hissetmek ne garip şeymiş. Yazarın fırsat bulduğu her yerde alıntı ve atıf yapması bunda bir etken.

8 - Kaynakça yok. İleri okumalar kısmı güzel olurdu diye düşünüyordum, tabii o da yok. Ama tahmin edin ne olmuş! Kitabın orijinalinde bunlar mevcut! Burada da yayınevine seslenmek gerekiyor; kaynakçayı kırpmaktaki amaç nedir, nasıl bir açıklama getirebilirsiniz ki böyle bir duruma? Şuan aklıma gelen tek örnek, üniversiteli bir gencin fotokopi ders kitabı alırken daha ucuz diye kaynakçasız olanı tercih etmesi...

   Zevk almadığım ve devam ettikçe sabrımı sınayan bir okuma oldu, yorumu yazarken de sinirlerim epeyce gerildi. Neyse, bir iki şey öğrendim deyip kendimi avutayım.

Puan: 2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder