27 Eylül 2020 Pazar

Tazecik Kitap Yorumu: Dikenlikler Prensi - Mark Lawrence

 

   Bir süredir okuduğum şeylere aklımı veremediğimden şöyle akıcı bir şey okuyayım da açılayım demiştim. Kısa cümleleri ve yüksek temposuyla o açıdan doğru bir seçim oldu Dikenlikler Prensi. Ancak işleniş ve üslup bir noktadan sonra beni baydı.

   Prens Jorg küçükken yaşadığı korkunç bir olay sebebiyle intikam almaya yemin etmiş ve gözünü kan bürümüş bir gençtir. (genç yerine kazara önce ergen yazdım...) Yaşadıkları kalbini katılaştırmıştır ve kendi adamlarını bile gözlerinin yaşına bakmadan, ve genelde önemli bir gerekçesi olmadan kılıçtan geçirmektedir.

   Ek olarak hemen her zaman çok derin bir şeyler söylüyormuş edasıyla laflar etmektedir (ve sürekli insanlara haddini bildirdiğini düşünmektedir). Jorg'un beylik laflar ettiği kısımları okurken aklıma sürekli şu gelip durdu:


   Bunu demek istemezdim ama Jorg deyince aklıma gelen ilk ifade "atarlı ergen" oluyor. Yazar çok iyi bir anti-karakter planlamış da ortaya karikatürü çıkmış gibi hissediyorum, çok üzgünüm bu konuda.

   Kitabın bölüm aralarında kimi zaman kısa parçalar bulunuyor, rastgele dağılmış gibi durduklarından bunları pek sevemedim.

   Kitap hakkındaki yorumları incelediğimde çevirisinin pek beğenilmediğini gördüm. Kerem Sanatel'in çeviride çokça Türkçeleştirme yoluna gitmesi eleştirilmiş, ancak kullandığı dili ben pek yadırgamadım.

    Jorg'un hem bizim dünyamızdaki kimi filozoflardan bahsetmesi hem büyüden dem vurması bende bir tutarsızlık hissi oluşturmuştu, ancak sonradan taşların yerine oturmasıyla yazarı takdir ettim. Ne var ki dünyasını merak etsem de Jorg'un derinliğine (ehe) ve nefretine daha katlanmam devam kitaplarını okuyarak. 

Puan: 1,5


Sıradakinden Alıntı

   En büyük yalanları kendimize saklarız.

Dikenlikler Prensi, Mark Lawrence