Hermann Hesse etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hermann Hesse etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Aralık 2015 Cumartesi

Seçmeceler


   Geçen hafta bu kitabı; Doğu Yolculuğu'nu okuyordum. Okuma düzenimin bozulması sebebiyle, gerekenden uzun bir sürede bitirdim kitabı maalesef.

   Kendimi gerçekten üzgün hissettiğim bir anda ne yapacağımı bilemeyip, kitabı okumaya karar verdim (bir haftada ancak yirminci sayfalara gelebilmiştim). Kitapta kaldığım yerdeki ilk cümleyi okuyunca, az daha koyverecektim kendimi:

   Çok değerli, bir daha geri gelmeyecek bir şeyi yitirdiğimizde, bir düşten uyandığımız duygusuna kapılırız.

30 Nisan 2015 Perşembe

Tazecik Kitap Yorumu: Masallar - Hermann Hesse


   Hermann Hesse ile tanışmam, onun bir hikayesini okumamla olmuştu. Ziegler adında bir kahramanı vardı hikayenin. Çok sevmiştim hikayeyi, biraz araştırınca da Hesse'nin ''Masallar'' kitabını görmüş, belki içinde bu Ziegler'in hikayesi gibi hikayeler vardır diyerek, okumak istemiştim. Ukitap'ta güzel bir takas sonucu da kitabı edindim. Mutlu son!

   Kitapta yirmi beş tane hikaye yer almakta. Bunlardan en beğendiklerim Cüce, Kent, Faldum, Zor Geçit, Bir Sobayla Söyleşi ve Kuş. Diğer hikayeleri de beğendim, ancak bunlar en aklımda kalanlar oldu.

   Hikayelerin konularına değinmek yerine, hikayeleri neden sevdiğimi açıklayacağım, zaten kısa kısa hikayeler.

   Cüce'yi, bana Binbirgece Masalları'nı anımsatması; Bir Sobayla Söyleşi'yi farklı ve mesaj dolu anlatımı sebebiyle çok sevdim.

   Zor Geçit'i, hayatın; Kuş'u, insan davranış ve hırslarının; Kent'i, dünya tarihinin kısacık ama etkili bir özeti olduğu için beğendim.

   Faldum, aslında efsane saydığımız olayların bir zamanlar sahiden de yaşanmış ve bu sayede fantastikle gerçeklik arasında bağ kurulmuş olduğunu ortaya koyduğu için çok hoşuma giden bir hikaye oldu.

   Hesse'nin tarzını seviyorsanız, bu kitabı okumanızı öneririm. Hiç Hesse okumadıysanız da, iyi bir başlangıç olur. Keyifli okumalar!

Puan: 4

25 Nisan 2015 Cumartesi

Sıradakinden Alıntı

   Önemsiz gibi görünen birçok ayrıntının çok kötü yazgılara neden olduğunu gösteren örnekler hiç de az değildir.


2 Ocak 2015 Cuma

Tazecik Kitap Yorumu: Knulp - Hermann Hesse


   Kitapta, Knulp adındaki özgür bir ruhun hikayesi anlatılıyor. Toplam üç tane hikaye barındırıyor kitap, bir de Hesse'nin ölümünden sonra bulunan fragmanları.

   Knulp, bir mesleğe sahip olmayan, bir yere bağlanıp kalamayan, sürekli seyahat halinde, arkadaş canlısı bir insan. İstediği an, başını alıp istediği yere gidiyor. Biraz felsefik bir düşünce yapısı; biraz neşeli, biraz hüzünlü bir kişiliği var.

   Kitap hakkında fazla bir şey yazamıyorum, çünkü hem kitap kısa, hem de kitabın hoşluğunu anlatılmaz okunur cinsten.

   Kitabı okurken ister istemez Knulp'a özendim, onun gibi özgür olmak istedim... Eh, ben de kaçışımı kitaplarla yapıyorum, elimden bu kadarı geliyor...

Puan: 4

Sıradakinden Alıntı

   ''Benim düşünceme göre, en güzel şey öyledir ki, bizde hazdan ayrı hüzün de, hatta korku da uyandırır.''

   ''Nasıl yani?''

   ''Bunu şöyle açıklayayım: Belli bir zaman sonra yaşlanıp kocayacağını ve sonunda ölüp gideceğini bilmesek, dünya güzeli bir kızı hiç de o kadar güzel bulmazdık belki. Güzel bir şey güzelliğini hiç yitirmese, hep güzel kalsa, bu kuşkusuz sevindirirdi beni; ama öte yandan ona soğuk bir şey gözüyle bakar, içimden şöyle geçirirdim: Bugün onu görmem şart mı, nasılsa bir yere kaçtığı yok. Oysa yıkılıp gidecek, her zaman aynı kalmayacak bir şeye baktım mı, haz duyduğum gibi acıma da hissederim.''

   ''Orası öyle.''

   ''Bu yüzden de benim için bir donanma gecesinden güzel şey yoktur. Böyle bir gecede mavi ve yeşil maytaplar görürsün, gece karanlığına dalıp yükselir havada; en güzel olduğu an ufak bir eğri çizer, yok olup gider; seyrederken sevinç de duyarız, korku da. Derken ikisinden de eser kalmaz geride. Donanma fişeklerinin havada yükselip kaybolması daha uzun sürse, o kadar güzel olmazdı.''


29 Kasım 2014 Cumartesi

Tazecik Kitap Yorumu: Çarklar Arasında - Hermann Hesse


   Hans Giebenrath, Almanya'nın küçük bir kasabasında yaşamaktadır. Oldukça zeki ve çalışkan bir çocuk olan Hans, kendisinden beklendiği üzere devlet yatılı okul sınavına katılır, kazanır da okulu. Hans kazanmıştır okulu ama, kendisini daha sıkı çalışma günleri bekler, çünkü hayatını kurmaktadır artık. Tek hedefi başarılı, daha başarılı, en başarılı olmaktır. Derken, oda arkadaşlarından Hermann, onun hayata bakışını değiştirir. Hermann sıradan bir öğrenci değildir, şair ruhlu, espritüel, alaycı, hüzünlü bir insandır. Hans'a tüm hayatın ders çalışmaktan ibaret olmadığını gösterir.

   Kitabın arka kapağından bir alıntı yapayım kısaca: ''Hesse'nin, yaşadığı yüzyılın ilk yarısında geçerli eğitim sistemini eleştirdiği Çarklar Arasında, insanın, doğanın yarattığı haliyle hiçbir düzenin hüküm sürmediği bir cangıla benzediği düşüncesinden yola çıkıyor, okullarda verilen eğitimle insanın doğasının belirli sınırlar içinde zorla tutulmaya çalışılmasına karşı çıkıyor.''  Hesse, 1877 yılında doğmuş, 1962'de vefat etmiş ve alıntıda belirtildiği üzere yaşadığı yüzyılın ilk yarısında geçerliymiş bu eğitim sistemi. Aradan onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen, aynı sistem Türkiye'de devam etmekte. Tebrik ederim, yediler sınavlarla çocukluğumuzu, hayatımızı. Sınavları geçsek, okulları kazanıp bitirsek bile işsiz kalma durumu var bir de. Ömrünün 10-20 yılını okumakla geçiren, ama en sonunda işsiz kalan insanların günahı nedir? Bu insanlara hayatlarındaki en acı tokatlardan birini atarken, hiç mi vicdanları sızlamıyor? Öte yandan, ders çalışmaktan ibaret değilse hayat, nedir? Ders çalışmadan, sınavları kazanmadan ne elde edebiliriz? Buna da trajikomik bir yanıt veriyor kitap. Ayrıca, kitapta Hans ile müdür arasında geçen bir konuşma var ki, şöyle:

   ''Çaba göstereceğin konusunda bana söz verir misin?''

   Hans, yumuşak ama ciddi bir ifadeyle ona bakan otoriter müdürün kendisine doğru uzatılmış sağ eline bıraktı elini.

   ''Bak böylesi iyi, böylesi güzel, sevgili dostum! Pes etmeyeceksin, yoksa çarklar arasında ezilir gidersin.''

   Pes etmeseniz de, çarklar arasında ezilmeyeceğinizin teminatı var mı ki?

   Neden o alabildiğine duyarlı ve nazik çocukluk yıllarında durmaksızın her gece geç vakitlere kadar ders çalışmak zorunda bırakılmıştı Hans? Neden tavşanları elinden çekilip alınmıştı? Neden Latince okulundaki arkadaşlarına bile yabancılaştırılmış, oltayla balık tutması ve gezip tozması yasaklanarak insanı yiyip bitiren kepaze bir açgözlülük ideal olarak kendisine benimsetilmek istenmişti? Neden manastır okulunun giriş sınavından sonra bile alnının teriyle kazanıp hak ettiği tatil ona çok görülmüştü?

   İşte şimdi aşırı zorlanmış zavallı bir at gibi yol kenarında kalakalmıştı, bundan böyle de bir işe yarayacağı yoktu.

   Allah sonumuzu hayır etsin...

Puan: 4,5


Sıradakinden Alıntı

   Yaşam ölümden daha güçlüdür, inanç ise kuşkudan daha kudretli.