30 Mart 2013 Cumartesi

Tazecik Kitap Yorumu: Maskeler Şehri - Mary Hoffman

 

   Lucien kanser hastası bir çocuk. Yatağından kalkamayacak kadar kötü durumda. Bir gün babası ona hediye olarak bir defter getiriyor. Elinde defterle uyuyakalan Lucien, kendisini başka bir yerde buluyor. Hem de burada hasta değil, aksine son derece sağlıklı. Bunun bir rüya olduğunu sanıyor, ama hayır.

   Arianna, ağabeyleri ile birlikte, şehrin refah ve güvenini sağladığına inanılan Denizle Evlilik törenini izlemek için Belezza'ya gelmiş. Kendisi normalde Belezza'nın etrafındaki adalardan biri olan Torrone'de yaşıyor. Denizle Evlilik'in ertesi gününde, yani Giornata Vietata'da, Belezzalı olmayıp da Belezza'da kalmanın cezası ölüm. Arianna bunu biliyor. Ancak bir hayali var; mandolacı olmak. Mandolacı seçimleri de Giornata Vietata'da yapılıyor. Bir sorun daha var; kızların mandolacı olması yasak.

   Arianna, mandolacı olma hayalini gerçekleştirmek için çok uzun süren hazırlıklar yapmış. Denizle Evlilik töreninde ağabeylerinin yanından kaybolup, bir katedrale saklanıyor. Ertesi gün olduğunda üzerine, yanında getirmiş olduğu erkek kıyafetlerini geçiriyor. Mandolacılık Okulu'na kaydolmak için giderken, son derece tuhaf giyimli birini görüyor ve biliyor ki o da Belezzalı değil. Çocuğu sorguya çekiyor, sonra onun hayatını kurtarmak için hiç istemeyerek de olsa, üzerindeki erkek kıyafetlerini ona veriyor. Tahmin edersiniz ki çocuk Lucien, Arianna'nın deyişiyle Luciano. Arianna kaydolma şansını kaçırmış olsa bile, yine de Mandolacılık Okulu'nu ziyaret etmek istiyor. Oraya gittiklerinde bir kenarda adayların durduğunu ve Düşes'in de onlardan bazılarını seçtiğini görüyorlar. Tam seçimler bitmişken Düşes, Lucien'i görüyor. Lucien aday olmadığını anlatmaya çalışsa da Düşes dinlemiyor ve onu da Mandolacılık Okulu'na alıyor.

   Lucien kendi yatağında uyandığında, bütün bunların bir rüya olduğuna inanıyor. Ancak bir sonraki sefer uyuduğunda, kendini tekrar orada buluyor. Adamın birisi, Sinyor Rodolfo'nun onu görmek istediğini söylüyor. Sinyor Rodolfo bir bilim insanı. Lucien'e, bütün bunların bir rüya olmadığını anlatıyor ve ona stravagasyondan bahsediyor. Lucien babasının almış olduğu defter sayesinde yirmi birinci yüzyıl Londra'sıyla, on altıncı yüzyıl Belezza'sı arasında yolculuk edebiliyor. Rodolfo'nun anlattığına göre bir tehlike yaklaşıyor ve Lucien'in de onlara yardım etmesi gerek.

   Kitapta biraz fazla sayıda karakter var, ama hepsi kitabın sonunda birbirine bağlanıyor. Sokaktaki adamın bile Düşes'le bir alakası var :D Ayrıca ne olaylar dönüyor, ne olaylar...  Ve bütün bunlar da yine öyle bir bağlanıyor ki! Ağzım açık kaldı. Yazar olayları da karakterleri de birbirine örmüş, sonra ördüklerini bir daha örmüş :D

   Bölüm aralarında defter resimleri ve yıldızlar var. Yıldız olduğunda bir evrendeki bir olaydan başka bir olaya geçiyor. Defter resmi olduğunda ise bir evrenden diğer evrene geçiyor. Bence bu ayrıntı kitaba ayrı bir hoşluk katmış.

   Kitabın adının Maskeler Şehri olması ise şu yüzden; Belezza'da on altı yaşından büyük ve evlenmemiş tüm kadınlar ile meclis üyeleri maske takıyor.

   Son olarak dikkatimi çeken ufak ve biraz da komik bulduğum bir şeyi not edeyim. Iskarta'da da Arianna vardı, eflatun gözlü, kahverengi saçlı, bu kitaptaki Arianna da öyle. Nasıl bir tesadüf bu? :D

   Sıra serinin devam kitaplarında... 

   Edit:
   Serinin ikinci kitabı Yıldızlar Şehri'nin yorumu burada.

Puan: 5

Sıradakinden Alıntı

   Ona kendi dünyasından bahsettiği zaman Arianna genellikle, ''Hadi canım!'' diye karşılık veriyordu, ''Herkesin oturma odasında içinde hareket eden resimlerin oynadığı kutular mı var? Hatta bizim yaşımızdaki çocukların yatak odalarında da? Ve hemen hemen herkesin, kendine ait birer odası var? Ve isterlerse odalarından hiç çıkmadan şehrin öbür ucundaki arkadaşlarıyla konuşabiliyorlar, öyle mi? Hadi canım!''


24 Mart 2013 Pazar

Tazecik Kitap Yorumu: Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali


   Aydın'ın Nazilli ilçesine yakın, Kuyucaklı Köyü'nde başlar her şey. Köyü eşkıyalar basmış ve bir karı kocayı öldürmüşlerdir. Olay yerine giden Kaymakam Salahattin Bey ve yanındakiler korkunç bir manzarayla karşılaşır. Etraf kan içindedir, yatağın üstünde hareketsiz iki insan yatmaktadır. Ancak görenleri etkileyen şey bu değildir. Kenarda küçük bir çocuk oturmaktadır sessizce. Kaymakam ona kim olduğunu sorduğunda çocuk ''Ben Yusuf'um'' diye cevap verir, öldürülmüş olan karı kocanın oğludur.

   Çocuğun anne babasından başka kimsesi yoktur, şimdi ise çocuk tek kalmıştır. Kaymakam çok üzülür bu duruma ve ona gelmesini, kendisiyle yaşamasını teklif eder, Yusuf kabul eder.

   Kaymakam'ın karısı Şahinde Hanım aşırı huysuz bir kadındır. Yusuf eve gelir gelmez de hoşnutsuzluğunu hemen, bağıra bağıra belirtir, onu evde istemez. Başlarına bela getireceğini söyler. Ama Şahinde Hanım'ın onu evde istememesi, Salahattin Bey'in Yusuf'u evden göndermesini sağlamaz.

   Şahinde Hanım'la Salahattin Bey'in kızları vardır bir de: Muazzez. Yusuf'la Muazzez'in arası çok iyidir, birlikte büyürler. Gel zaman git zaman, bir gün Muazzez'i istemeye gelirler ve ortalık karışır. Öyle bir karışır ki, Yusuf'un ve Muazzez'in yakasını ömürlerinin sonuna kadar bırakmaz.

   Kitap, tam bir Türk filmi gibiydi. Klişe ögeler de vardı var olmasına, ama bunlar okurken şaşırmama engel olmadı. Kitapta karakterler de çok iyi işlenmiş, her birinin iç dünyası ayrı bir harika anlatılmıştı. Bu kitabı okuduğuma memnunum.

Puan: 4

Sıradakinden Alıntı

   ''Yusuf, sen neden okumak istemiyorsun?''

   ''Okumak öğrendim ya! Daha ne okuyayım!''

   ''Canım, bu kadar yetmez. Bu dünyada birçok şeyleri bilmek lazım!''

   ''Sırası düştükçe bilenlerden öğrenirim!''

   ''Hocadan öğrenmek daha iyi değil mi be oğlum!''

   Hoca, çocuğun aklına ve gözlerinin önüne gelince dudakları elinde olmayarak bir büküldü. Kaşlarını kaldırdı:

   ''Hocanın bir bildiği birisinin işine yarasa, kendi işine yarardı.''


Tazecik Kitap Yorumu: Aileni Seç - Terence Blacker


   Danny Bell, 13 yaşında, aile yaşantısı sıkıntılı bir çocuk. Annesi, eğer kendi mutluluğumu sağlarsam ailemin de mutluluğunu sağlayabilirim diyerek evden ayrılmış. Babası ise iki yıl üç aydır evden dışarı çıkmamış. Yeme, içme, uyuma ve televizyon seyretme dışında yaptığı bir eylem yok. Danny'nin ablası Kirsty, etrafa tripler atan genç bir kız. Kardeşi Robbie ise kendi halinde bir çocuk.

   Bir gün okuldan döndüğünde çantasından bir broşür çıkıyor Danny'nin, AileniSeç broşürü. Tanıtımda, eğer on bir ile on altı yaşları arasındaysa AileniSeç'e başvurabileceği ve kendine yeni bir aile bulup yeni bir hayata başlayabileceği yazıyor. Danny ilk başta bunun bir şaka olduğunu düşünüyor. Sonra, neden olmasın diyerek denemeye karar veriyor. AileniSeç'i arıyor, kendisine bir randevu ayarlanıyor.

   O gün okuldan çıkışta Danny, AileniSeç merkezine gidiyor. Oranın müdürü Rafiq'ten program hakkında bilgi alıyor. Sonrasında orada çalışan bir kızla beraber bilgisayardan kendine aile baksa da bu işin böyle olmayacağını anlıyor. Tam vazgeçmek üzereyken Rafiq ondan hayalindeki aile tipi hakkında bir yazı yazmasını istiyor. Danny yazıyı yazıyor. Sonra bir kafede, kendisine çeşitli ailelerle randevu ayarlanıyor. Aslında Danny hâlâ bu program hakkında pek umutlu değil, ancak son randevusunda karşılaştığı anne babayla bu fikri değişiyor.

   İşte Danny'nin böyle başlıyor AileniSeç tecrübesi. Ancak kitap devam ettikçe, AileniSeç hakkındaki şüphelerini artıracak şeyler ortaya çıkıyor. Bir işler dönüyor. Bir de kitap boyunca çeşitli kişilerle yapılmış çok sayıda röportaja yer veriliyor ki bunun da gerekçesi açığa çıkıyor.

   Aileni Seç, harika bir kitap. Yalnız bir çocuğun dünyayla baş etmeye çalışmasını samimi bir şekilde aktarıyor. Kitabın kurgusu oldukça ilgi çekiciydi, çok sevdim.

Puan: 5


Sıradakinden Alıntı

   Bazen aileler insana, kendisini çok yalnız hissettirebiliyorlar.


23 Mart 2013 Cumartesi

Tazecik Kitap Yorumu: Teneke Kutular - Alex Shearer


     ''Yetişkinlerin ulaşamayacağı yerde saklayınız. İçinden vücut parçaları çıkabilir.''

   Fergal, çok dik saçları ve kalın camlı gözlüğüyle oldukça zeki görünen bir çocuk. İnsanlar sürekli ondan dahice bir şeyler yapmasını veya söylemesini bekliyor, o da bu baskıdan bunalmış. Bir gün bu durumdan nasıl kurtulacağını keşfediyor tesadüfen. Annesiyle her hafta sonu gittiği markette, ucuzluk sepetinde etiketsiz bir teneke kutu buluyor. Bu teneke kutuyu almayı ve etiketsiz teneke kutu koleksiyonu oluşturmayı düşünüyor. Bu sayede kendisine bir hobi bulmanın yanı sıra, dikkatleri de üzerinden çekip teneke kutulara yöneltmiş olacak. Baskıdan, teneke kutuların arkasına saklanacak.

   Fergal'in kırk dokuz tane kutusu olduğunda annesi de babası da artık daha fazla kutu alamayacağını söylüyor. Fergal elliye tamamlamak için ısrar ediyor. Anne babası izin veriyor ancak bir şart da koyuyorlar, bundan sonra yeni bir kutu almak isterse eski aldıklarından birini açacak.

   Fergal, o gün aldığı kutuyu açıyor. İçinden bir küpe çıkıyor. Birkaç hafta sonra yeni bir kutu alıyor ve onu da açıyor. İçinden çıkansa hiç beklemediği, bir teneke kutudan çıkması imkansız bir şey: Bir parmak.

   Fergal ortada ciddi bir durum olduğunu düşünüyor. Birkaç hafta sonra yeni bir etiketsiz teneke kutu buluyor. Ne var ki o kutuyu almak isteyen tek kişi kendisi değil, bir kızla aralarında çekişme yaşanıyor, ama kızın -Charlotte'un- da teneke kutu koleksiyonu yaptığını öğrenince Fergal onunla bir anlaşma yapıyor. Kutuyu birlikte açacaklar. Bu arada, çocuklarını arayan anneleri de tanışıyor ve kaynaşıyor. Çocuklar nasıl bir araya gelebileceklerini düşünürken anneleri çoktan buluşma ayarlamış; bu iş çok kolay oluyor.

   Charlotte da Fergal gibi, açtığı teneke kutulardan tuhaf hatta korkunç iki şey bulmuş. İkili, ortada gerçekten ciddi bir durum olduğunu anlıyor ve harekete geçiyorlar. Ancak ne kadar büyük bir belaya bulaştıklarının farkında değiller...

   Kitabın sonlarına doğru içim burkuldu şöyle bir, çığlık atacaktım neredeyse. Aslında bu kitabı önceden kaç kere okudum, ama elimde değil. Gerçekten, gerçekten korkunç, çok acımasızca. Kitabın dili basit, su gibi okunabilecek cinsten, 10-13 yaş arası için ideal. Ancak kitabın son kısmından dolayı 11-12 yaşından küçüklerin okuması biraz sakıncalı bence.

   Bu kitabı çok seviyorum; kurgusu, esprileri, karakterleri, gerilimi, her şeyi harika.

   Bir alıntıyla bitirelim:

    ''İşte teneke kutuların hali böyleydi. Özellikle de etiketsiz olanların. Onları açmadan ne olduğunu asla bilemezsiniz. Onlar biraz da hayatın kendisi gibiydi; içinde ne olduğunu, ne sakladığını asla bilemezdiniz. Teneke kutulardan asla emin olamazsınız. Ve tuhaf olan şudur ki, bir teneke kutu -ya da hayat- boş, çok boş görünse bile, asla emin olamazsınız.

   Ağzına kadar dolu olabilir.

   Olağanüstü şeylerle...

   Sürprizlerle.''

Puan: 5

Sıradakinden Alıntı

   Bir parmağın bu kadar tehlikeli olabilmesi gülünçtü. Bir parmak pek çok şey yapabilirdi. Öldürücü bir füzeyi ateşlemek için bir düğmeye basabilirdi, bir tüfeğin tetiğini çekebilirdi. Bir parmak gerçekten çok tehlikeli olabilirdi.

   Hatta öldürücü olabilirdi.

   Yanlış ellerde...


19 Mart 2013 Salı

Tazecik Kitap Yorumu: Çirkinler - Scott Westerfeld


   ''Normal biri, muhteşem güzellerin olduğu bir dünyada, çirkin kalır.''

   Tally 16 yaşına girmek üzere. Onun yaşadığı zamanda insanlar 12 yaşlarına kadar Sevimli kabul ediliyorlar, 12-16 yaş arasındaysa Çirkin. 16 yaşlarında da bir güzelleşme ameliyatı geçirip Çirkinköy'den Yeni-Güzel Şehri'ne taşınıyorlar. Peki güzelleşme ameliyatının mantığı nedir? Yapılan araştırmaları görmüşsünüzdür, güzel görünüşlü insanların hayatta daha başarılı oldukları, daha kolay iş buldukları görülmüştür. Peki doğuştan güzel değilsek, bizim günahımız ne? İşte bu sebeple güzelleşme ameliyatı yapılıyor, herkesin eşit şansa sahip olabilmesi için. Herkes 16'sında güzelleşeceğini bildiğinden kimse çatışma çıkarma gereği duymuyor. Ama bu demek değil ki bütün bunları yanlış bulan birileri yok.

   Tally'nin en iyi arkadaşı Peris, Tally'den biraz daha büyük olduğu için ondan önce güzelleşmiş. Tally arkadaşını çok özlediğinden Yeni-Güzel Şehri'ne onu görmeye gidiyor ama Çirkinlerin oraya girmesi yasak. Tally orada işleri biraz eline yüzüne bulaştırıyor. Yakalanmamak için kaçarken de bir başka çirkine rastlıyor: Shay'e.

   Shay güzelleşme ameliyatlarını ve daha birçok şeyi, bütün bu düzeni doğru bulmayan bir kız. Onun arkadaşlarının bazıları da onunla aynı düşüncedeymiş ve ameliyatlarından önce kaçmışlar. Shay de kaçmak istemiş, ancak korkmuş.

   Zamanla Shay'le Tally'nin arkadaşlıkları ilerliyor. Aynı gün doğdukları için ameliyatlarını da aynı gün olacaklar. Shay kaçmayı düşünüyor ve Tally'nin de onunla beraber gelmesini istiyor. Ancak Tally'nin en büyük hayali güzelleşmek ve Peris'e kavuşmak. Tally, Shay'in isteğini reddediyor. Shay kaçıyor ama Tally'ye gelmek isterse diye şifreli bir yol tarifi bırakıyor. Tabii işler burada bitmiyor. Çoğu kişinin söylenti olduğunu düşündüğü Özeller, Tally'yle kısa ve öz bir konuşma yapıyor. Tally ya Shay'in kaçtığı yeri bulup Özellere bildirecek ya da ömrü boyunca çirkin kalacak.

   Özellerin bu işi Tally'ye yüklemeleri, Shay'in kaçtığı köy Duman'ın neresi olduğunu bilmemelerinden kaynaklanıyor. Şifreli notlar da anlaşılır olmaktan çok uzak Özeller için.

   Kitapta en sevdiğim kısım, Shay ve Tally'nin atlama yeleği çalıp yeni Çirkinlere numara yapması oldu. Ve, ben de uçan tahta istiyorum! Madem bu şimdilik imkansız bir şey, o halde ben de mümkün bir şey isteyeyim: Serinin devam kitaplarını. Ama ne zaman gideceğim almaya, aah, ah. Edit: Uçan tahta teknolojisi gelişiyor, vışınız, buradan buyrunuz.

   Yine edit:
   Serinin ikinci kitabı Güzeller'in yorumu burada.
   Serinin üçüncü kitabı Özeller'in yorumu burada.
   Serinin dördüncü kitabı Ekstralar'ın yorumu burada.

Puan: 5

16 Mart 2013 Cumartesi

Sıradakinden Alıntı

   Okulda güzelliğin sizi nasıl etkilediğini anlatmışlardı.

   Onlarda, herkesin görebildiği özel bir tür güzellik, bir hoşluk vardı. Çocuklarınki gibi iri gözler ve dolgun dudaklar, pürüzsüz ve temiz cilt, simetrik hatlar ve diğer binlerce küçük detay. İnsanlar, zihinlerinin bir köşesinde, her zaman bu işaretleri arardı.


11 Mart 2013 Pazartesi

Kazanan...

   Bugün Karbon Günlükleri 2015 çekilişinin kazananını duyuracaktım. Herkesin ismini yazdım kağıtlara, torbaya attım. Çektiğim isim... İlke Bayazıtlı! Tebrik ederim İlke :)

8 Mart 2013 Cuma

Yetişin A Dostlar, Çekiliş Var


   Karbon Günlükleri 2015 kitabını çekilişle hediye etmeye karar verdim! Buyrunuz yorumum burada.

   Kitapta benim takıldığım ve puan kırdığım şeylere aldırmayacak birinin bu kitaptan çok zevk alacağını düşünüyorum.

   Çekilişe katılmanın tek şartı var, o da blogumun takipçisi olmak, şu sol üst köşedeki Takip Edenlerim kısmında adınız olsa yeter. 11 Mart Pazartesi günü kazananı açıklayacağım!

Tazecik Kitap Yorumu: Karbon Günlükleri 2015 - Saci Lloyd


   Yıl 2015 ve Britanya sera gazı emisyonlarını azaltmak için halkını kesin bir şekilde karbondioksit kısıtlamasıyla tanıştıran ilk ülke oluyor.

   16 yaşındaki Laura Brown'un günlüğünü okuyoruz. O ve ailesi, daha doğrusu tüm Britanya, kısıtlamalara uyum sağlamaya çalışıyor. Herkesin bir karbon kartı var ve herkes limitini aşmamak şartıyla çevreye karbondioksit yayan aletleri kullanabiliyor. Aynı şekilde, ulaşım araçları da karbondioksit yaydığından onlar için de kart kullanmak gerekiyor. Uçak yolculukları ise neredeyse imkansız. Bunların dışında Britanya'da işler kötüye gitmekte, çünkü yağmur yağdığında sel, yağmadığında kuraklık oluyor. Bütün düzen alt üst olmuş bir halde.

   Laura'nın bu kısıtlamaların yanı sıra başka sorunları da var. Anne babası birbiriyle iyi geçinemiyor, çocuklarıyla da pek iyi geçinemiyorlar, hele Laura'nın ablası Kim'le kimse geçinemiyor. Laura arkadaşlarıyla kurduğu müzik grubuyla başarı elde etmeye çalışıyor. Bir de Ravi Datta var, Laura'ya yüz vermeyen çocuk :D

   Karbon Günlükleri 2015 eğlenceli bir kitap, insanı güldürüyor. Düşündürüyor da, harekete geçilmesi için illa çok geç olması mı gerek diye. Kitaba tam puan vermememin sebebi ise içinde fazlaca argo geçmesi ve Laura'nın anne babasıyla konuşmalarını biraz sinir bozucu bulmam.

Puan: 3,5

Sıradakinden Alıntı

   Sunum sonunda, ayrılırken her öğrenciye bir tane Enerji Tasarruf Paketi zarfı verildi. İçinde bir sürü kağıt, kalem, ataş ve üzerinde aptalca Charlton'ı Yeşil Yapalım yazan yapıştırmalı not kağıtları vardı. İşin umutsuz tarafından bakılınca, bu yapılan, Pasifik Okyanusu'nun köpek balıklarıyla kaynayan suyuna bir ateş topu olarak düşerken, uçaklarda verilen can yeleğinin yanına düdük eklemek gibi bir şeydi.

Tudem Sürüsü!

   Kitaplığımda en çok kitabı olan yayınevi yaklaşık 60-70 kitapla Timaş, çünkü küçükken Eğlenceli Bilgi kitaplarının hastasıydım. İkinci sırada ise Tudem var, 23 kitapla (Edit: Sayı zamanla artıyor doğal olarak). Ben de ''Tudem Sürüsü'' başlığı altında onları derlemeye karar verdim. Bir de bendekilere ek olarak kütüphaneden Çirkinler, Maskeler Şehri, Teneke Kutular ve Aileni Seç kitaplarını ödünç aldım.

   Şimdi, önce bir toplu resim alalım.



   Kitaplar pek belli olmuyor, bu sebeple bir de yakın çekim yapalım.


Kaos Yürüyüşü Serisi - Patrick Ness: Herkesin düşüncelerini duyabileceğinizi düşünün. Özel yaşam diye bir şey yok. Burası Prentisstown, Todd Hewitt de buradaki son çocuk. Doğum gününe bir ay kala sessizliğin olduğu bir yer buluyor ki bu imkansız. Cehalet erdemdir, Todd bu öğrendiği şey sebebiyle kaçmak zorunda. Edit: Umut Bıçağı'nın yorumu burada, Sorgu ve Yanıt'ın yorumu da burada.



Hayaletin Çırağı Serisi - Joseph Delaney: Hayalet, halkı cadılara, hortlaklara, öcülere, kısacası karanlığın yaratıklarına karşı koruyan bir adamdır. Tom Ward, onun yeni çırağıdır ve çıraklık da hiç kolay değildir. Aslına bakarsanız, bu seriyi 4. kitaba kadar okudum ama taa ne zaman. Çok sevmiştim. Şimdi yeniden başlayacağım. Edit: Kitap yorumlarını okumak isterseniz, direkt Joseph Delaney etiketinden ulaşabilirsiniz.



Zamanın Bekçileri Serisi - Marianne Curley: Geçmişe giderek bugünü değiştirmeye çalışanlar ve onlara karşı savaşan Zamanın Bekçileri. Bir de herkesin başına dolanmış bir kehanet. Bu seriyi üç sene önce bitirmiştim ve favori serilerim arasındaydı. Edit: Yorum!



Jimmy Coates Serisi - Joe Craig: Jimmy Coates'un evine bir gün takım elbiseli adamlar gelir ve onu almaya geldiklerini söylerler. Normal bir çocuk olduğunu sanan Jimmy, adamlardan kaçarken kendisinin bir insandan daha fazlası olduğunu öğrenir. Bu seriye üç sene önce başlamıştım, şu an 5. kitabı yayına hazırlanıyor.



Bildirge Serisi - Gemma Malley: Yıl 2140'tır ve yaşlanmayı durduran haplar icat edilmiştir. Ancak hiç kimsenin ölmediği bir dünyada nüfusun sürekli artması ve kaynakların tükenmesi sebebiyle hap alanların çocuk sahibi olmasına izin yoktur. Anna da doğmaması gereken bir çocuktur, kitapta da başından geçenler anlatılıyor. Bildirge en sevdiğim kitaplardan. Seri artık Delidolu Yayınları'na geçtiği için ilk iki kitapla son kitap arasında boy farkı var ve son kitabın şömizi yok. Edit: Yorum!



Karbon Günlükleri 2015 - Saci Lloyd: Britanya'da yeni bir uygulama başlatılmış, karbon kullanımına sınırlama getirilmiştir. Bu duruma uyum sağlamaya çalışan 16 yaşındaki bir kızın günlüğünü okuyoruz. Yorumu geliyor bu akşam. Edit: Yorum!

Medici Mührü - Theresa Breslin: Matteo'nun sakladığı çok büyük bir sır vardır, insanların onu öldürmekten kaçınmayacakları bir sır. Peşindeki azılı katilden kaçan Matteo, Leonardo da Vinci'nin maiyetine girer ve onun çalışmalarına tanık olur.

İthaka - Adelé Geras: Truva Savaşı'nın bitmesinin üzerinden yıllar geçmiştir ama Kraliçe Penelope'nin kocası Odysseus, evi olan İthaka Adası'na hala geri dönmemiştir. Kraliçenin huzuru, kendisiyle evlenmek isteyen yabancılarla bozulmaya başlar.

Gölgelerden Uzakta - Jason Wallace: Robert Jacklin yeni hayatına uyum sağlamaya çalışmaktadır; yeni bir kıta, yeni bir ülke, yeni bir okul. Edit: Bloga yorumu yazılmayacak.

Iskarta - Neal Shusterman: Tedavi yöntemlerinin yerini organ nakillerinin aldığı bir dünya düşünün. Bu organlar ise Iskartalardan elde ediliyor, yani kimsenin bakmak istemediği çocuklardan. Yorumuma buyrunuz.

Ayrılıktan Çok Aşktan Fazla - Mehmet Güler: Arka kapak yazısından alıntı: ''Binlerce yıldır aktığı yerlere bereket götüren Fırat, önü bentlerle kesilince ayrılığın senfonisini besteliyor.'' Bu kitabı, yazarı Mehmet Güler okulumuza geldiğinde almıştım, imzalı ^.^

   Bir de kütüphaneden aldığım kitapların konularına bakalım.


Çirkinler - Scott Westerfeld: İnsanlar, 16 yaşına girdiklerinde bir güzelleşme ameliyatı geçirirler ve güzellerin yaşadığı şehre taşınırlar. Tally'nin güzelleşmesine üç ay kalmıştır. Shay güzelleşmek istememektedir ve ameliyatına kısa süre kala ortadan kaybolur. Yetkililer de Tally'nin bu konu hakkında bir şeyler bildiğini bildikleri için ondan Shay'i bulmasını isterler, aksi takdirde Tally'yi güzelleştirmeyeceklerdir. Edit: Yorum!



Maskeler Şehri - Mary Hoffman: Lucien çok hasta bir çocuktur, yataktan bile kalkamamaktadır. Bir gün babası ona bir defter alır. Bu defter çocuğun zamanlar ve mekanlar arasında yolculuk yapabilmesini sağlar. Bu kitabı da iki sene önce okumuştum, sevmiştim. Edit: Yorum!



Teneke Kutular - Alex Shearer: Fergal teneke kutu biriktirmektedir. Bir gün kutunun birinin içinde bir parmak bulur. Bir başka kutunun içinde ise ''YARDIM'' yazan bir not -"imdat" daha iyi bir seçenek olurmuş sanki, ama boşverin-. Neler olduğunu çözmeye çalışır, ancak başına beladan başka bir şey gelmez. Bu kitabı ilk defa üç ya da dört sene önce okumuştum ve çok sevmiştim. Edit: Yorum!



Aileni Seç - Terence Blacker: Ailelerimizden beklediğimiz nedir? Gençlik yıllarımızda kendi ailemizi seçmemiz mümkün olsaydı neler olurdu? Bu kitaba bayılıyorum. Şimdiye kadar beş kere falan okudum sanırım. Edit: Yorum!

   İşte kitaplar bunlar. Yani Tudem sürüm!

3 Mart 2013 Pazar

Tazecik Kitap Yorumu: Beni Seç - Kiera Cass


   Aslına bakarsanız kitabın konusunu okuduğumda bir kahkaha atmıştım. Çünkü televizyonda şifreli yayın yapan kanallardan birinde böyle bir program vardı. Adamın birisi gider, damat olarak başvururdu ve yirmi tane kadın da onunla evlenebilmek için didinirdi. Çok saçma olduğunu düşünürdüm doğrusu :D Eh, bu kitabın konusu da pek farklı değil. Illéa ülkesinin prensi kendisine bir eş arıyor, eşini de Seçim ile belirleyecek. Seçim, ülkenin dört bir yanından kızların, prense eş olabilmek için başvurduğu bir yarışma. Kurada adı çıkanlar saraya gidiyor ve prens onları eleyene kadar orada kendilerini prense kanıtlamaya çalışıyorlar.

   Illéa ülkesinde kast sistemi var. 1. sınıf, kraliyet ailesi. 2. sınıf aşırı zenginler. 3. sınıf öğretmenler, araştırma görevlileri. 4. sınıf tarım. 5. sınıf sanatçılar. 6. sınıf hizmetçiler. 7. sınıf güç gerektiren işlerde çalışanlar ve son olarak 8. sınıf da evsizler. America Singer bir 5. sınıf kızı. Evlerine Seçim'e katılma formu gelmiş ve annesi America'nın Seçim'e katılmasını çok istiyor. Ancak America katılmayı kesinlikle düşünmüyor, çünkü bir sevdiği var: Aspen.

   Aspen 6. sınıfa ait. Her ne kadar America'yla birbirlerini çok sevseler de evlenmeleri çok güç, çünkü kastlar arası evliliğe sıcak bakılmıyor ve maddi durumları da pek izin vermiyor. Aspen, America'ya formu doldurmasını söylüyor. İkisi de bunu hiç istemiyor ama yine de America formu dolduruyor ve kurada America'nın adı çıkıyor.

   Kitabın arkasındaki bir yorumda, Beni Seç'in Açlık Oyunları'na benzediği söyleniyor. Bir bakıma haklı buldum. Beni Seç'in tamamını, Açlık Oyunları'ndaki oyunlara kadar olan kısma benzetiyorum. Yeni kıyafetler, güzel yiyecekler ve mülakatlar. Gavril Fadaye de, Caesar Flickerman gibi. Ama bence Seçim'deki kızlar arasındaki yarış vahşi değil, bazı kişiler oyunlara benzetmiş bu kısmı, ama ben pek bir bağ kuramadım. Celeste bile o kadar kötü değil.

   Yazar aslında sadece yarışmacıların sarayda geçirdikleri anları anlatabilirdi ama araya asileri, siyasi olayları da koyarak prensin kendisine eş seçmek dışında nelerle uğraştığını da göstermiş oluyor.

   Aspen mi, Prens Maxon mı çatışması yaşansa da üçlemenin sonunda America'nın Maxon'la evleneceği bariz, ama neyse :P

   Sonuç olarak, ben mi kitabı bitirdim, kitap mı beni bitirdi anlamadım, çabucak ve eğlenerek okudum. En son olarak da, bilmem kapağın güzelliğinden bahsetmeme gerek var mı, hem de en sevdiğim renk, baktıkça içim açılıyor. İkinci kitabı istiyorum!

   Edit:
   Serinin ikinci kitabı Elit'in yorumu burada.
   Serinin iki buçuğuncu kitabı Saraydan Hikâyeler'in yorumu burada.

Puan: 5

Sıradakinden Alıntı

   ''Tarih çalışarak öğrenilmez. Sadece bildiğindir.''