9 Mart 2014 Pazar

Tazecik Kitap Yorumu: Gizli Saat - Scott Westerfeld


   Ya birisi ''durdur'' tuşuna basıyor da tüm her şey duruyorsa dünyada? Ve, ''oynat'' tuşuna basılınca da demin donuk olduğumuzdan habersiz, normal yaşantımıza devam ediyorsak?

   Bixby'de bir gün yirmi beş saat. Ne var ki geceyarısı on ikide başlayan bu yirmi beşinci, gizli saati yalnızca o vakitte doğmuş olanlar görebiliyor; onların dışında herkes ve her şey donuyor. Bu gizli saatin tek sakinleri gececiler değil ama, yaratıklar da etrafta kol geziyor.

   Yaratıklar temiz metallere ve on üç harfli kelimelere karşı dayanıksızlar. Gececiler bu sebeple yanlarında hep çeşitli metal parçaları taşıyarak geziyorlar. Bir de, her gececinin kendine has bir yeteneği oluyor. Rex bilge mesela, Melissa başkalarının düşüncelerini okuyabiliyor vs.

   Jessica, Bixby'ye daha yeni taşınmış. Kendisi de bir gececi, ancak bundan habersiz şimdilik. Gizli saatte yaşadıklarını bir rüya sanıyor, ancak daha sonra Rex'in grubundan neler olduğunu öğreniyor. Ve her nedense, yaratıklar Jessica'nın gelişinden pek memnun değil...

   Scott Westerfeld'ın kitaplarının kurgusu bir ayrı oluyor canım! Kendisine genel olarak laf söyleyebileceğim tek şey, karakterlere ısınmak için fazla bir sebep vermemesi. -Yoksa ben mi hiçbir kitabında karakterlerle özdeşleşemedim, bilmiyorum. Hiçbir karakter derin bir şekilde alınmıyor ele-. Bu kitabında aynı şey var biraz. Herkese az çok sempati duyarsınız, ama kurguya ısınırsınız en çok.

   Sürükleyici bir kitaptı Gizli Saat. Bazı kısımların aşırı ergen olmasının dışında bir sıkıntım yok. Önceki paragrafta yazdığım ise, Westerfeld'in hemen her kitabında olduğu için alıştım artık, sıkıntıdan saymayalım onu :P

   Edit:
   Serinin ikinci kitabı Karanlığa Dokunmak'ın yorumu burada.
   Serinin üçüncü kitabı Mavi Öğlen'in yorumu burada.

Puan: 5

2 yorum:

  1. Tam film olacak kitap gibi duruyor, fantastik falan^^ var mı ki acaba?

    YanıtlaSil