2 Şubat 2016 Salı

Tazecik Kitap Yorumu: Prens Caspian - C. S. Lewis


   Serinin ilk kitabı Büyücünün Yeğeni'nin yorumu burada.

   Serinin ikinci kitabı Aslan, Cadı ve Dolap'ın yorumu burada.

   Serinin üçüncü kitabı At ve Çocuk'un yorumu burada. 

   Lucy, Susan, Edmund ve Peter, bir istasyonda kendilerini okula götürecek treni beklemektedirler. Derken, hepsi bir çekiştirme hissi duyar. Onları çeken ne derseniz, büyüdür bu; Narnia'ya çağrılmaktadır çocuklar.

   Çocuklar kendilerini buldukları yerde çevreyi keşfetmek üzere yürümeye başlarlar, bir harabeye denk gelirler. İlk başta anlayamazlar buranın neresi olduğunu, sonradan fark ederler; hüküm sürerken kaldıkları saray Cair Paravel'dir burası. Ancak sarayın yıpranmışlığına bakılacak olursa yüzyıllar geçmiş gibidir aradan. Halbuki onlar Narnia'dan döneli sadece bir yıl olmuştur! Böylece zamanın Narnia'da bizimkine eş bir şekilde akmadığını anlarlar.

   Sarayın hazine odasından Aslan'ın kendilerine vermiş olduğu hediyeleri alır çocuklar, ne var ki Susan'ın yardım çağırmaya yarayan büyülü borusu kayıptır. Bu çocukların canını sıksa da, yapacak bir şey yoktur.

   Cair Paravel oldukça ıssız ve terk edilmiş durmaktadır. Sarayın yakınlarındaki derede bir kayık belirince bu sebeple şaşırırlar. Kayıkta iki muhafız ve bir esir vardır. Muhafızlar esiri suya atarlar. Çocuklar bu durumu görünce kayıtsız kalamazlar, muhafızların hakkından gelip esiri kurtarırlar.

   Esir, Yaygaracı adında bir cücedir. Kendisi Prens Caspian'ın yardımcılarından biridir. Çocuklara Prens Caspian'ın gerçek Narnia Kralı olduğunu, ancak zorba amcası Miraz sebebiyle hakkı olan tahtı elde edemediğini anlatır çocuklara. Caspian Narnialıları yanına alarak Miraz'a karşı bir savaş başlatacaktır, ancak oldukça yetersizdir imkanları. Bu sebeple de büyülü boruyu çalmış ve yardım geleceğini ummuştur. Bu yardımın ya Aslan'ın ya da yüzyıllar önce hüküm sürmüş olan dört kardeşin gelmesiyle olacağına inanıyordur Caspian. Yaygaracı da, yardıma gelecek olan kişileri bulmakla görevlendirilmiştir (gelecek olan kişilerin efsaneler dolayısıyla Lamba Çoraklıkları'nda veya Cair Paravel'de belirecekleri tahmin edilmiştir). Ne var ki Yaygaracı, Cair Paravel'e yaptığı yolculukta Miraz'ın adamları tarafından yakalanır. Ama şansa bakın ki, aradığı insanlar tarafından kurtarılır.

   Çocuklar Yaygaracı'ya yıllar önce hüküm süren kral ve kraliçelerin kendileri olduğunu söylerler, ancak Yaygaracı karşısındakilerin sadece birer çocuk olduğuna inanmaktadır. Ancak çocuklar kendilerini çeşitli alanlarda kanıtlayarak Yaygaracı'yı ikna ederler. Artık yapmaları gereken Caspian'ı bulup ona savaşta yardım etmek ve Narnia'yı zorba Miraz'ın elinden kurtarmaktır.

   Bu kitabı pek bir seviyorum (diğer Narnia kitaplarını da seviyorum elbette, ama sanki buna sevgim ağır basıyormuş gibi hissediyorum). Bunda karakterler ve olay örgüsü de etkili. Pevensie kardeşleri (Lucy, Edmund, Susan ve Peter) pek bir seviyorum zaten. Ayrıca bu kitapta Caspian, Yaygaracı ve Bastıbacak gibi şahane tipler de katılıyor karakterler arasına. Yaygaracı'nın konuşma tarzı çok hoşuma gidiyor (şaşkınlığını, laflarının sonuna alakalı alakasız birkaç kelime koyarak belirtiyor, ''sakal ve karyola!'' örneğin :D), bu tarzıyla kendisinden sonra oluşturulan birçok karaktere de ilham verdiğini düşünüyorum. Bastıbacak ise, cüssesi minik, yüreği kocaman bir fare. Farelerin kitabın sonundaki bir sahnesi de çok etkileyiciydi, belirtmeden geçmeyeyim. Caspian'a bir şey yazmama lüzüm yok, ne de olsa bu kitap onun için yazıldı :P

   Bu kitapta da, serinin önceki kitaplarında olduğu gibi, dinle/inançla ilgili birkaç ufak metafor vardı. Aslan varsa olmaması kaçınılmaz zaten aslında.

    Kitabın sonu oldukça hoştu. Eh, muhteşem bir kitaba, oldukça güzel bir son :) Sıra serinin devam kitaplarında, ne zaman yorum yazarsam artık...

Puan: 5

10 yorum:

  1. Merhaba
    Narnia Günlüklerinin filmleri çıktığında kardeşimle beraber izlemiştik. O zaman kitaplarını merak etmiştik. Yedi kitaptan oluşuyordu sanırım yanlış hatırlamıyorsam. Ama tüm filmleri izlediğim için ben okumaktan vazgeçmiştim. Eminim ki kitapları filmlerinden daha iyidir ama izlemiş olduk bir kere. Benimde orada hep merak ettiğim şey Aslan dı. Bu kadar güçlü olması, yaşadıkları yerin farklı olması neyin simgesi olarak yaratmış Aslanı yazar? Kimseye çaktırmadan bana söylersen sevinirim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette kitapları daha iyidir. O zaman o kadar bilinçli değildim kitap mı filmi diye. Şimdi bakıyorum, eğer romanları iyi ise ve okuyacak zaman varsa romanları tercih ediyorum. Okuduğum kitaplarında filmlerini izlemiyorum artık. Büyük hayal kırıklıkları nedeniyle.

      Bildiğim kadarıyla yazarın orjinal dilde de Aslan olarak kullanmış bunun nedenini biliyor musun?

      Sil
    2. O da sanırım yazarın Türk kültürüne olan merakı sebebiyle. Seride Türk lokumu, halısı vs. de ara sıra geçiyor. Ama Aslan'ın orijinal isminin de Aslan olması beni de epey şaşırtmıştı :D

      Sil
    3. Evet özgün halinde de Aslan diye geçiyor :D Lewis in Türk kültürüyle haşır neşir olduğu belli zaten, lokumlar halılar filan :D Aslan da mitolojimizin üyesi, kitabın masalsı yanı var, iyiler-kötüler gibi, hah Aslan bu tür ayrımlarda olumlu tarafı temsil ediyor. Güç-kudret timsali. Yani bakınca cuk oturduğunu görüyoruz :) Kendim için daha entel gibi dinsel yorum getirecek kadar okumadım seriyi ama mantıklı. Şu anda da baskı sırasına göre 3.kitap olan Şafak Yıldızının Yolculuğunu okuyorum. Sırayı bilmiyorsanız diye bundan önce 1-) Aslan, cadı ve dolap, 2-) prens caspian. Şafak Yıldızı da 3 işte :D Filmler de baskı sırasına göre yapılmış diye biliyorum.
      Entel'in her ne kadar bu seriyi favorilerinden biri olarak gördüğünü bilsem de beni pek tatmin etmedi, çocuk kitapları sınıfında olduğundan çok basit dili, sıkacak derece basit. Tabi türünde iyi bi seri, yaşımı kaçırmış olabilirim ben :P :D
      Filmleri izlemedim okumak istediğim için. Ama izleseydim heralde bu basit kitaplara katlanamazdım. Ama epichan bence bi' kitapla denemelisin. Sonuçta insanlar farklılaşıyor.

      Sil
    4. Ben seriyi basım sırasına göre değil de, içerik sırasına göre okudum. Ha, öbür türlü de okunabilir tabii :D Ancak bağlantıları daha iyi görüyorum içerik sırasına göre okuyunca, bu da daha çok hoşuma gidiyor, bu sebeple içerik sırasını tavsiye edeceğim ben de :) Doğan Egmont da içerik sırasına göre basmış kitapları, ben de yorum yazmadan önce önceki kitaplara link eklerken o sıraya uyuyorum. Neysecüm.

      Benim içim çocuk, büyüyemiyorum :P Belki de bundan, hala çocuk kitapları çok hoşuma gidiyor, değişmez herhalde bu huyum.

      Sil
    5. O şekilde deneyemeyeceğim o yüzden de bilemeyeceğim, bana göre zaten sıkıcı bir de görerek okusam heralde 2-3 kitapta bırakırdım :D Gerçi şu an uzun bi ara düşünüyorum :D Ama bu haliyle bile şaşırtıcı değil işin garibi :D
      Zaten dışardan yetişkin-fantastik okusak bile çocuk muamelesi görüyoruz :D (aslında ağlanmalı)
      Çocuk kitaplarıyla ilgili sıkıntı yok da (kitaplığımda çocuk fantastik serileri dizili) dil-konu çok fazla basit kaçıyor bazılarında, bir de olay temalı çok çok fazla şey okudum ben. Öyle manyak dünyalar var ki... sen de keşfettikçe,daha fazlasını, biraz...farklı(?) bişeyler arayacaksındır. neyse ben de uzattım :D zevkler diyip bağlıyorum, iki bakış açısı oldu epichan a işte :D

      Sil
    6. Narnia'yı yeterince farklı buluyorum ben, birçok fantastik eserin de atası sayılır zaten. Ayrıca, Narnia'nın bir sevimliliği de var bence, yaratıkları olsun, mekânlar olsun...

      Sil
    7. Farklılık insandan insana değişir tabi. Ama sevimlilik konusunda haklısın. Narnia da en çok sevdiğim şey isimler, Nikabrik olsun, Narnia olsun. Tuhaf, tatlı ve hoş geliyor kulağa :) Neyse hayırlı günler ^^

      Sil
    8. Hayırlı günler efenim :)

      Sil
    9. @epichan, önceki yorumumda metaforlar konusunda bazı yanlış tahminlere yer verdiğim için yorumu sildim, ancak daha detaylı bir yazı yazıyorum şuan :)

      Sil