Birileri dünyayı vampirlerden/uzaylılardan/yeni tehlike her neyse ondan kurtaradursun, birileri de kenarda olabildiğince normal bir şekilde kendi hayatlarını yaşar.
Peki, bir seçilmemiş kişi neden yaşar? Biz sadece seçilmiş kişilerin öykülerini okurken, sıradan insanlar ne yapar, ne eder?
Konusu bakımından oldukça özgün bulduğum bir kitap oldu The Rest of Us Just Live Here (Biz de Yaşayıp Gidiyoruz İşte diye bir çeviri girişiminde bulunayım). Konunun işlenişi de güzeldi, ana karakterimiz Mikey ve onun ailesi ile arkadaşlarının hayatlarını parça parça öğreniyoruz, nihayetinde de etkileyici bir bütün oluşuyor. Bir yandan da her bölümün başında seçilmiş kişilerin neyle uğraştıklarını okuyoruz (ve bu noktada, aslında seçilmiş kişi öykülerinin ne kadar klişelerle dolu olduğunu görüp kıs kıs gülüyoruz). Kitabın dilinin esprili oluşu da güzel vakit geçirmeyi sağlayan başka bir etken.
Ne var ki kitap beklentilerimi karşılayamadı. Bunun en önemli sebebi ise, Patrick Ness'in ana fikri iyi işleyememesiydi. Şimdiye kadar okuduğum diğer Ness kitaplarında, hep bir soruna değinilirdi ve bu sorun insanı gerçekten tatmin eden bir şekilde ele alınırdı. Kaos Yürüyüşü serisinde savaş, soykırım, cinsiyetçilik konularıydı mesela, Canavarın Çağrısı'nda kendine karşı dürüst olabilmekti. Bu kitapta da kendini olduğun gibi kabul edebilmek, hayatına bir anlam yüklemekti. Ancak her ne kadar karşılaştırma yapmayı sevmesem de, bu kitapta bunun ele alınışı cidden sığ idi. Birkaç yerde yazarın gerçekten çözüme yaklaştığını hissettim, ancak maalesef kitabın bitiminde tatmin olmadım.
İnternette bu kitap için başka bir kapak tasarımı gördüm, hem de karanlıkta parlayanından *-* Bence o kapak daha çok yakışıyor bu kitaba.
Patrick Ness'i seviyorsanız okuyabileceğiniz bir kitap. Ancak yazara başlamak için iyi bir kitap değil bence, önce diğer ağır topları görseniz daha iyi olur sanki :P
Not: Biz, Ölümlüler adıyla Yabancı Yayınları tarafından dilimize de kazandırıldı.
Puan: 3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder