15 Eylül 2014 Pazartesi

Tazecik Kitap Yorumu: Bir İdam Mahkûmunun Son Günü - Victor Hugo


   Bu kitabı kütüphanede görmüş, ''muhakkak okumalıyım bunu'' demiştim. Sonradan araştırdım, baktım, kütüphanedeki bu kitap, Can Yayınları'ndan farklı bir yayından ve doksan sayfa. Can Yayınları'nınki ise yüz elli sayfa. İki kitap arasındaki sayfa farkının sebebi, çevirmenin ve yazarın önsözlerine ve kısa bir tiyatro metnine yer vermesi. Halam da doğum günü hediyesi olarak bir kitap seç dedi, ben de bunu seçtim. İyi ki de seçmişim, çünkü önsözler ve o tiyatro metni olmasa, belki de kitap beni bu denli etkilemeyecekti.

   Victor Hugo daha önsözden, vurucu bir şekilde, idamın kaldırılması gerektiğini savunarak başlıyor kitabına. Tiyatro oyununda ise, Victor Hugo'nun yazdığı romanı ''insana resmen okurken işkence eden, berbat bir kitap'' olarak değerlendiren çeşitli insanların konuşmalarını aktarıyor. Son kısımda ise, idam mahkûmumuzun, idama mahkûm edildiğinden, idam sehpasına gidene kadarki öyküsü anlatılıyor.

   Önsözden bir alıntı yapmak isterim.

   ''Devrimlerin yıkamadıkları tek kaidenin idam sehpası olduğunu söylemiştik biraz önce. Aslında devrimlerin insan kanıyla yetindikleri hiç görülmemiştir; ve bunlar toplumun dallarını budamak, kesmek, başını koparmak için geldiklerinden, onların büyük güçlüklerle vazgeçebildikleri budama bıçaklarından bir tanesidir idam.''

   İdam cezası, çok hassas bir konu. Victor Hugo idam cezasının olmamasını, cezaya layık görülen kimsenin iyileştirilmesi gerektiğini savunmakta. Güzel bir fikir, ama her suçluyu iyileştirmek mümkün müdür? Peki, daha küçüklükten, yokluk sebebiyle suça yönelenlerin suçu nedir? Hayat ona zalim davranmışken, bir darbe de-daha doğrusu son darbe- devlet eliyle mi gelmelidir? İdam cezası, diğer suçluların gözünü korkutmakta mıdır sahiden? İdam cezasına çarptırılacak kişinin suçu bellidir, peki ya yakınlarının? Onlara da hayat zulüm olmaktadır o noktadan sonra. Gerçekten, üzerinde gerçekten çok düşünülmesi gereken bir konu. Bir de, masumların kanının döküldüğünü düşünsenize... En kötüsü de bu.

   İdam cezasına karşı olun veya onu destekleyin, ama Victor Hugo'nun önsözde verdiği bazı örnekler insanın kanını dondurur nitelikte. İdam mahkûmunun başından geçenler ise insanın yüreğini parçalıyor, insanı yeniden bir düşünmeye sevk ediyor.

   ''Tanrım, başım daha yere düşmeden, bütün saçlarım bembeyaz olacak!''

Puan: 5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder