30 Kasım 2013 Cumartesi

Tazecik Kitap Yorumu: Korku - Michael Grant


   Serinin ilk kitabı Yoklar'ın yorumu burada.

   Serinin ikinci kitabı Açlık'ın yorumu burada.

   Serinin üçüncü kitabı Yalanlar'ın yorumu burada.

   Serinin dördüncü kitabı Veba'nın yorumu burada.

   Yetişkinler bir yıldır yoklar.

   Sam ve birkaç kişi yeni su kaynağı bulmak için göle gitmişti. Göl suyu içilebilir haldeydi, ortam da güzeldi, bu sebeple Sam ve yaklaşık seksen kişi (sayıdan emin değilim aslında) gölün etrafına yerleşti. Caine, Perdido Sahili'nde kaldı ve krallık yapıyor. Bu iki yerleşim yeri arasındaki ticareti Albert yönetiyor. Hiçbir sorun yok, her şey güllük gülistanlık. Ama burası RSGB. İlla ki bir sorunlar baş gösterecek. Evet başlıyoruz.

   Kubbe, yani bariyer, siyaha dönmeye başlamış, çocuklar karanlıkta kalacak. Daha da kötüsü zifiri karanlıkta tarım veya balıkçılık yapmaları mümkün değil. Açlık bekliyor onları.

   Diana'nın bebeği olması gerekenden hızlı büyüyor. Gaiphage çocukların arasına çıkıp, terör estirmek için o bebeğe ihtiyaç duyuyor. Drake/Brittney de daha yok edilemediğinden, bir bela da bu var.

   Bir önceki kitapta füzeler bulmuştu Sam ve grubu. Şimdi füzeler yerinde değil  ama, birisi almış. Kim aldı? Caine mi? Savaş mı çıkacak? (Bence kim aldı sorusunun cevabı aşırı barizdi, ancak Sam bir türlü anlayamadı.)

   Küçük Pete şuan başka bir boyutta yaşıyor. Ve canı sıkıldığından, oyun oynamak istiyor. Oyun oynayacağım derken de kazara onu bunu öldürüyor.

   Bir sürü saçma sapan şey işte. Ama bu kitapta neyden bahsediliyor bir de? Dışarıdan! Sonunda! RSGB'den çıkanlara ne olduğunu öğreniyoruz, hem yetişkinlerin, hem de on beşine basıp da çıkanların.

   Bu kitap benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Ne de büyük bir hevesle okumuştum oysa. Önceki kitaplardaki esprili dilden geriye hiçbir şey kalmamış. Aksiyon desen, çok basit. Olaylar saçma -iğne iplikle atar damar diktiler, tabi canım, hı-hı- Yan karakterler saçma sapan şekilde öldü. Belki de yazar maharetini konuşturup, onları bir önceki kitaptaki gibi inanılmaz bir şekilde hayata döndürür, bilemeyiz. Kitapta varsa yoksa, kim kimi seviyor da falan filan. Sevdiğim karakter kalmadı geriye, sanki birisi kitaptan çocukların zekaya dair tüm emarelerini silmiş gibi. Herkes ayrı bir tozutuyor. Zaten kitabın sonuna geldiğimde bir ''hırh'' çektim, o hayal kırıklığıyla. İnternetten açtım, altıncı kitabın özetini okudum, ki anladığım kadarıyla o kitap da bunun kadar kötü. Aşk olsun Michael Grant. Olmadı bu. Yoklar serisinden soğuttun beni tamamen. Önceki kitapların hatrına üç veriyorum sanırım.

Puan: 3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder