20 Şubat 2014 Perşembe

Tazecik Kitap Yorumu: Sineklerin Tanrısı - William Golding


   İkinci Dünya Savaşı sürerken İngiliz çocukları güvenli bir yere götürülmek amacıyla bir uçağa bindirilirler. Ne var ki uçak bir kaza sonucu bir mercan adasına çakılır.

   İlk başta çocuklar adanın güzelliğinin tadını çıkartırlar, başlarında yetişkin olmadığı için ayrı bir heyecan da duyarlar. Yine de hayatta kalabilmek için kuralların, bir düzenin gerektiğinin de farkındadırlar.

   Ralph ile Domuzcuk, ilk karşılaştığımız karakterler. Domuzcuk oldukça zeki bir çocuk olsa da şişman oluşu, köylü şivesiyle konuşması ve gözlüksüzken resmen kör hale gelmesi, onu çocuklar arasında alay konusu yapar. Çocuğun gerçek adını öğrenemeyiz bile!

   Ralph ile Domuzcuk beraber bir deniz kabuğu bulurlar. Domuzcuk'un önerisiyle, Ralph kabuğu öttürerek kaza esnasında dört bir yana dağılan çocukları çağırır. Toplandıklarında bir düzen oluşturmak amacıyla bir şef seçmeye karar verirler. Onları çağıran Ralph olduğu için, şef seçilir. Şefliğe aday olan bir başka çocuk Jack, kendisinden korkan çocuklar haricinde oy alamaz ve bu, içinde bir ukte olarak kalır. Sonradan ava çıkılması gerektiğini söyleyerek avcı başı olur ve kendisine bir yer edinir.

   Bahsetmeye değer bir başka karakter de Simon. Melek gibi bir çocuk. Mantıklı kararlar veren, herkese yardım eden harika bir insan.

   Kitap alegorik bir anlatıma sahip, karakterlerin temel özellikleri ve başlarına gelenler açısından da verilen mesajlar bariz. Kötülüğe eğilim kitabın odak noktasını oluşturuyor. Kitabın sonunda çevirmen Mina Urgan'ın kitapla ilgili harika bir yorumu var, pas geçmemenizi tavsiye ederim.

   Kitabı genel olarak beğendim. Betimlemeleri gözde canlandırmayı oldukça mümkün kılıyordu. Birkaç yerde kopukluk yaşamam nedeniyle ise tam puan veremiyorum.

Puan: 4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder