Sonunda internete kavuştum... Hem internetin (hızlı bir internetin!) oluşu hem de kütüphaneden almış olduğum kitapların süresinin neredeyse doluşu sebebiyle gaza geldim denebilir. Yapacak işlerim olsa da, amaan, yapılacak işler her zaman mevcut zaten. Kitaplara geçeyim.
Haruki Murakami'nin yazmış, Kat Menschik'in illüstre etmiş olduğu iki kitaptan bahsedeceğim. Hacimce epey küçükler aslında, ancak baskı kalitesi, kuşe sayfalar ve ciltli kapak sebebiyle (eh, tabii bir de "etiket" diyelim) tuzlu fiyatlara sahipler. Murakami okumaktan pek haz almıyorum, kitaplarının sonlarının havada kalışıyla pek bir sorunum yok, lakin hiçbir zaman elindeki ilginç konuyu yeterli inceleyebildiğini düşünmüyorum. Bu iki kitapta da fikrim değişmedi. Kütüphanede olmasa bütçemi bunlara ayırmazdım, kalırdı öyle.
Uyku - Haruki Murakami: Çeşitli rahatsızlıklar sebebiyle zaman içinde çeşitli uyku problemleri çektim: Uyuyamama, uyuyup beş on kez resmen panik atak geçirerek uyanma, neredeyse gün boyunca uyuma... Belki de bu durumdan, uyku üzerine olan eserlere biraz ilgiliyim denebilir (öneriniz varsa sevinirim hatta).
Kitapta, uykuya artık ihtiyaç duymayan bir kadından bahsediliyor. Gün içinde monoton işler yapıyor, geceyse sadece kendisine ait olan bu vakti değerlendiriyor kadın (Uyumak, kendimize ayırdığımız bir vakit değil midir? Eğer başkalarına edeceğimiz hizmet için güç toplamak içinse cevap hayır oluyor kitaba göre, sanırım). Bir bakıma tekrar tekrar okuduğu Anna Karenina kitabıyla da kendi hikâyesi benzerlik gösteriyor.
Konu iyi işlenebilirdi, ama hayır, tekrar tekrar aynı cümleleri yazmak varken, ne hacet eldekini geliştirmeye?..
Menschik'in illüstrasyonlarına bayıldım. Lacivert ve gümüş renkleri kullanılarak yapılmış ilginç, etkileyici çizimler. Beğeneni kadar beğenmeyeni de mevcutmuş ama.
Arka kapakta "Haruki Murakami'den tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz, her okumada yeni keşifler vaat eden sarsıcı bir anlatı…" yazıyor. Abartmayalım diyerek bunu burada bırakıyorum. Puan: 2
Tuhaf Kütüphane - Haruki Murakami: Diğer kitaba göre çok daha uçuk kaçık bir konusu var bunun, hoşuma gitti. Merak ettiği şeyler için her daim kütüphaneye koşan bir çocuk, ammavelakin son gidişinin ucu ölüme varacak olan bir esaretle sonuçlanması... Kütüphanecilerin bilgi dolu beyinleri yemeyi sevdiklerini kim bilebilirdi ki?
Koyun Adam, sessiz kız, kütüphaneci gibi ilginç tipler var kitapta, ancak (yine) potansiyelin değerlendirilemediğini düşünüyorum. Ana karakterimiz ise sümsük bir çocuk. Beynini yemek isteyen kütüphaneci bir ara bu çocuğa iltifat ediyor, bu da seviniyor falan. Biraz da aptal bir şey anlayacağınız... Stockholm sendromu diyeceğim, o kadar da içli dışlı değiller ki kütüphaneciyle.
Sonu ise Murakami'nin diğer kitaplarına göre havada kalmış değil, ancak tatmin edici bir son da değil bence. Sanırım bir nevi travma anlatısıydı tüm bu kitap, ama emin değilim.
Menschik'in illüstrasyonları bu kitapta sarı-kahverengi renklerinde genel olarak, yine hoş. Sayfaya ışık vurunca belli olan desenler de ayrı bir güzel.
Google olsaydı, çocuk evinin güveninde kalır, araştırmasını da oradan yapardı diyebilirdik... Şey, evinin güveni mi dedim ben? :D (İpucu: Fringe!) Puan: 2
Yine Murakami'nin yazıp Menschik'in resimlemiş olduğu Fırın Saldırısı var. Konusu da yukarıdaki ikisi kadar ilgimi çekmiş değil, almayı düşünmüyorum. Kütüphanede yok, takasta elime geçerse okuyabilirim veya bir kitapçıda illüstrasyonlarını inceleyebilirim (resimli kitaplara zaafım var, ne yapayım...).