Charlie Higson etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Charlie Higson etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Haziran 2015 Pazar

Tazecik Kitap Yorumu: Korku - Charlie Higson


   Serinin ilk kitabı Düşman'ın yorumu burada.

   Serinin ikinci kitabı Ölüm'ün yorumu burada.

   Bu kitapta Ölüm'ün sonundaki olayların beş gün öncesi anlatılıyor.

   Koleksiyoncu bir yetişkinle başlıyor kitap. Hastalığın beynini etkilemesi sonucu, koleksiyonculuk işinde aşırıya kaçmaya başlamış bu yetişkin. Artık vakit geçirmek için çocukları toplamaya başlamış, ancak çocuklar kaçamasın diye bacaklarını koparıyor. Öyle de manyak bir zombiye dönüşmüş anlayacağınız. Maalesef, kendisiyle kitabın ilerleyen kısımlarında da karşılaşacağız ve bu karşılaşmalar hiç de güzel olmayacak.

   Çocuklar cephesine dönelim. Londra Kulesi'nden bir grup çocuk, arkadaşlarını bulmak üzere, Londra'nın içlerine bir sefer düzenlemeye karar vermiş. Arkadaşları kim derseniz; Ölüm'de, köprüden kaçarlarken, kamyonla gidenler-kitabı okumuş olanların ne kast ettiğimi anlayacaklarını umuyorum :D-. Sefere çıkacak grubun içinde, yine Ölüm'den hatırladığımız Çılgın Köpek ile Courtney de var.

   Çocukların seferleri boyunca, Londra'daki diğer toplanma alanlarını da tanıyoruz onlarla birlikte, ki bence bu harika bir şey. Çocukların kendi başlarına yönetim sistemleri geliştirmeleri veya eskiden var olan yönetim sistemlerini kendi topluluklarına uyarlamaları gerçekten takdire şayan bir durum. Şu parkta yaşayan grubu saymıyorum, onlar resmen terörist. Paralı askerler de tuhafıma gitti, ama elbette birilerinin de bu işe kalkışması kaçınılmazdı.

   Bu paragraf spoiler içerebilir, dikkat! Grubumuz, arkadaşlarını Doğal Tarih Müzesi'nde buluyorlar. Çocukların Doğal Tarih Müzesi'ne sığınmasının sebebi, burada yeniden dünyayı inşa etme fırsatları olması. Nasıl olacak o diyecek olursanız; bu müzede çağlar öncesinden kalan, elektriğe ihtiyaç duymayan araçlar bulunmakta. Ayrıca, Doğal Tarih Müzesi'nin hemen yanındaki Bilim Müzesi'nde laboratuvarlar ve bir kütüphane yer almakta, ki bunlar da çocukların, dünyanın düzenini bozan hastalığı anlamaları yolunda onlara yardımcı olacak. Ölüm'de tanışmış olduğumuz beyin takımı çoktan işe koyulmuş ve yetişkinleri incelemeye, onlar üzerinde deneyler yapmaya başlamış bile. Müzenin altındaki tünellere kovup kilitledikleri yetişkinleri yakalayarak denek ediniyorlar kendilerine. Bir de, çocuklar bütün bu olaylar başladığından beri yaşananları kaydetmeye başlamışlar. Kendi tarihlerini yazıyorlar anlayacağınız. Çok takdir ettim bu müzedeki çocukları.

   Bu kitapta yeni bir karakter katılıyor öykümüze. Kendisine Gölgeadam diyen bir çocuk. Aynı zamanda bu çocuk, David'in sağ kolu Jester ile de tanışık ve ona dışarıdan bilgi sağlıyor. Kendisini pek sevdim.

   İlk kitabın yorumunda belirttiğim üzere, bu serideki popüler kültür göndermelerini seviyorum, ancak bu kitabın bazı bölümlerinde bu göndermeler bana biraz yersiz veya mantıksız geldi. Niye böyle oldu Higsoncuğum?

   Kitabın sonunda hem ilk, hem de ikinci kitaptaki olaylar birbirine bağlanıyor. Ne de güzel bağlamış yazar, eline sağlık.

   Bu kitapta yine kan gövdeyi götürüyor. Higson yine büyük bir acımasızlıkla ana karakterleri bile sahneden siliyor-ilk iki kitapta da yaptığı gibi, ama hala alışamadım, nasıl alışabilirim ki?! Çocukların ölümleri beni çok üzüyor, bu yetmezmiş gibi Higson bir de bu çocukların ilişkileri üzerine; kırık kalpleri üzerine yoğunlaşıyor, beni iyice üzüyor. Of ya. Bu seriyi çok seviyorum ama üzülmekten de bir hal olacağım.

Puan: 5

23 Haziran 2015 Salı

Sıradakinden Alıntı

   Sefalet ve açlık, hastalık ve tehlike içinde yaşamaya mecbur kalsalar ya da tüm bunları sona erdirme şansı verilse, birçok kişi yaşamayı seçerdi.


27 Nisan 2015 Pazartesi

Cağaloğlu...

   Daha aldığım kitaplar bitmeden, ne yeni kitap alıyorum yahu ben... Hıh, Bütün İsimler'le Sessizliğin Müziği'ni bitirdim ki :P Neyse, kendime çekidüzen verip yazıma devam ediyorum.

   Bugün Sultanahmet'teki lale halısına baktık birkaç arkadaşımla ve annemle-fikir annemden çıkmıştı-. Sultanahmet'e kadar gitmişken Tudem'e girmemek olmazdı. Ama önce Tudem'e girmeliydim ki, lale halısına bakalım derken dükkan kapanmasın. Neler aldım:


Büyünün Rengi - Terry Pratchett: Daha önceden Diskdünya serisinden sadece Muhteşem Maurice ve Değişmiş Fareleri'ni okumuştum, beğenmemiştim. Beş yıl önceydi ama, o zamandan bu yana zevklerim değişti biraz. Bu sebeple Diskdünya serisine baştan başlayıp, sonuna kadar götüreceğim inşallah ^_^ (ve bu sefer beğeneceğim!) Edit: Yorum!

Fantastik Işık - Terry Pratchett: Diskdünya serisinin ikinci kitabı. Bu arada bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Terry Pratchett ve Neil Gaiman'ın çok sevilen fantastik kurgu yazarları olmaları, sanırım kitaplarını fantastik savaşlara bağlı kalmadan yazmalarından kaynaklanıyor, ergen ana karakterlerden uzak durmaları da cabası (ergenden kastımın ne olduğunu biliyorsunuz, kelimenin gerçek anlamını kullanmıyorum). Günümüzde bir kitapçının fantastik kitaplar rafına baktığınızda bu iki klişeye takılan çok yazar var maalesef. Yazmasınlar demiyorum, bunların arasından da güzel eserler çıkıyor elbet, ama cılkı çıkarılmasın lütfen.

Yanılsamalar Atlası - Simon Van Booy: II.Dünya Savaşı'yla ilgili bir kitap. Kitap hakkında daha fazla bir şey yazasım gelmiyor şu an, üzgünüm. Edit: Bloga yorumu yazılmayacak.

İsyan - Ally Condie: Eşleşme serisinin son kitabı. Aslında ilk kitabı okuduğumda seriye devam etmeyi düşünmemiştim, ama sağolsun Delidolu ikinci kitabı gönderince ve ben de o kitabı çok sevince, seriyi bitirmeye karar verdim. Eşleşme ve Yol'un yorumları için buradan buyrun.

Korku - Charlie Higson: Düşman serisi devam ediyor! İlk iki kitabı çok iyiydi serinin, üçüncüsü de iyi olacak, olmalı! Sana güveniyorum Higson :3 Düşman ve Ölüm'ün yorumlarına buradan ulaşabilirsiniz.
Edit: Yorum!

Babam Süt Peşinde - Neil Gaiman: Yazarı Neil Gaiman. Bu kadar :P Edit: Yorum!

   Biraz yorgunluk, biraz uykusuzluk; özensiz bir yazı çıktı ortaya, ama umarım dert etmezsiniz. Kendinize iyi bakın!

26 Şubat 2015 Perşembe

Kitap Heberleri

   Duyduk duymadık demeyin, Puslu Kıtalar Atlası'nın çizgi romanı geliyor!


   Şu linkten İlban Ertem'in kitabı nasıl ve neden uyarladığını okuyabilirsiniz. Şu linke de bakmanızı tavsiye ederim.

   Açıkçası, Puslu Kıtalar Atlası'nın çizgi romana uyarlandığı haberini okuduğumda çok heyecanlandım, alıp okumayı muhakkak istiyorum! Verdiğim ikinci linkte çizgi romandan bir sayfayı bulabilirsiniz. O bir sayfada bile, kitaba vuruldum diyebilirim :D Yalnız çizgi romanla ilgili hoşuma gitmeyen bir nokta var, neden İlban Ertem'in adının yanında İhsan Oktay Anar yazmıyor ki? Arka kapak yazısında bir cümlede Anar'ın adının geçmesi yetmez ki ama, sonuçta kitabın orijinali Anar'a ait.

   Neyse, heyecanla 13 Mart'ı bekliyorum.

   İkinci haber de...


   Düşman serisinin üçüncü kitabı çıkmış! Enem enem, heyecandan gideceğim bu gidişle :D Edit: Yorum!

   Bu arada, blogu biraz ihmal ettiğimin farkındayım, çok kitap yorumu var yazılacak. İnşallah yarından itibaren düzgün bir şekilde yazar, yayınlarım yorumları.

   Bitirmeden önce son bir not daha düşeyim, eski kitap yorumlarıma baktım da, birkaç kitaba nasıl o kadar yüksek verdiğime hayret ediyorum veya ne demeye okuduğuma :D Beğenilerimin birkaç senede değişmesi tuhaf geliyor(çok büyük çaplı bir değişim olmasa da). Bir de önceden, okuduğum kitabı beğenmesem de bitirirdim. Artık kitabı beğenmediysem bırakıyorum, bitirmeye zorlamıyorum kendimi. Bu sebeple düşük puan verdiğim kitap sayısı epey azaldı. Neyse işte, bu da bir bilgilendirme :D

   İyi günler efenim.

11 Haziran 2014 Çarşamba

Tazecik Kitap Yorumu: Ölüm - Charlie Higson


   Serinin ilk kitabı Düşman'ın yorumu burada.

   Bu kitapta, Düşman'da yaşanan olayların yaklaşık bir yıl öncesi anlatılıyor.

   Kitap, bir okuldaki öğrencilerle başlıyor. Öğretmenleri hastalığa yakalanmış, öğrencileri yemeye çalışıyor. Çocuklar, okulun en üst katındaki yatakhanede kalıyorlarmış bir süredir, ancak artık tüm hayatlarını orada geçiremeyeceklerini anlamış durumdalar. Okuldan çıkmaya karar veriyorlar.

   Amaçları okuldan çıkarak, bir grup çocukla beraber kiliseye yerleşmiş olan Matt'in yanına gitmek. Oraya gittiklerinde ise kimse onlara kapıyı açmıyor, sonradan bu okul grubu, arka kapıdan içeri girmenin bir yolunu buluyor. Girdiklerinde yoğun bir duman bekliyor onları, kilise grubu içeride ateş yakmış, ancak içeriyi havalandırmamışlar, şimdi de karbonmonoksit zehirlenmesinden baygın haldeler. Okul grubu, onları dışarı çıkartıyor.

   Bir süre sonra baygın çocuklar uyanıyor. Onların başlarındaki Matt uyanır uyanmaz zırvalamaya başlıyor. Rüyasında Kuzu diye birisini görmüş, Kuzu onlara yeni dünyalarında önderlik edecekmiş vs. Sonradan okul grubu, Matt'in çok daha önceleri kafayı yediğini öğreniyor diğerlerinden.

   Daha sonra, iki grup birleşiyorlar ve silah bulabileceklerini bildikleri bir yere doğru yola koyuluyorlar(silahtan kastım balta, levye, motorlu testere falan). Orada yetişkinlerin saldırısına uğruyorlar. Savaşı kaybetmek üzereler. O sırada bir mucize oluyor. Bir otobüs gelip, kurtarıyor onları. Ve, otobüsü kullanan bir yetişkin! Halbuki çocuklar sanıyor ki, dünya üzerindeki tüm yetişkinler hastalanmış halde.

   Otobüs şoförü Greg ile oğlu Liam, Emirates Stadyumu'na gitmek istiyor. Eğer yol üzerinde inmek isteyen olursa da indirecek çocukları.

   Bu kitapta, ilk kitapta aklımıza takılan bazı sorular açıklığa kavuşuyor. Okul grubundaki çocuklardan bazıları bir beyin takımı oluşturuyor, yetişkinlerin neden hastalandığına veya neden çocukları yediklerine dair fikir yürütmek için. Ben pek bir şey bulabileceklerini sanmıyordum açıkçası, ama beni şaşırttılar. Takdir ediyorum sizi, sevgili beyin takımı :D

   Charlie Higson, olayları nasıl bu kadar iyi bağladın? Özellikle de kitabın sonunu nasıl bu kadar harika yazabildin? Canımı sıkan tek nokta, yine çocukların ölümünü bol keseden yazmışsın. Karakterlere bağlanmaya gelmiyor yahu. Neyse, yaşadıkları dünya güllük gülistanlık bir yer değil, o yüzden laf etmeye pek de hakkım yok.

   Yorumu bitirmeden önce küçük bir not: Bu yorum, bloga yazdığım 100. kitap yorumuymuş :D

   Edit:
   Serinin üçüncü kitabı Korku'nun yorumu burada.

Puan: 5

10 Haziran 2014 Salı

Sıradakinden Alıntı

   Ed, Malik ve Bam yan yana yürüyorlardı. Bam hiç olmadığı kadar neşeliydi. Yağmur bile keyfini kaçıramayacaktı.

   ''Sen hiç üzülmez misin Bam?'' diye sordu Ed.

   ''Üzülmem.''

   ''Hiç korkmaz mısın?''

   ''Korkmam.''

   ''Neden? Sırrın ne?''

   ''Hayal gücüm yok,'' dedi Bam, sakince nefesini vererek.


13 Mayıs 2014 Salı

Cağaloğlu...

   Merhabalar efenim... Dün Cağaloğlu'na gitmiştim, bunu yazmaksa bugüne nasip oldu :D Neler aldım?


Aileni Seç - Terence Blacker: Kütüphaneden alıp okuduğum, çok sevdiğim bir kitap. Kitaplığıma da eklemek istiyordum, sonunda alabildim. Yoruma buradan ulaşabilirsiniz.

Teneke Kutular - Alex Shearer: Aileni Seç gibi, kütüphaneden aldığım, çok sevdiğim, kitaplığıma eklemek istediğim bir kitaptı. Maalesef yeni basım olduğu için şömizi yok :/ Yoruma buradan ulaşabilirsiniz.

Ölüm - Charlie Higson: Düşman'ın ikinci kitabı. Düşman'dan kitabında yaşanan olaylardan bir yıl öncesini anlatıyor, tüm bu yetişkinlerin nasıl zombiye dönüştüğünü, çocukların nasıl sığınma yerlerini oluşturduklarını vs. Aslında bu kitaba başlayacaktım, ama önce ilk kitabı gözden geçirmem daha iyi olacak, çünkü çoğu şeyi hatırlamıyorum. O yüzden bunu okumayı biraz sonraya erteledim. Edit: Yorum!

Canavarın Çağrısı - Patrick Ness: Alsam mı, almasam mı kararsız kaldım başta. Ama Tudem'deki abi ''Al onu mutlaka, güzel kitaptır, 10 liraya veririz sana.'' dediği için aldım. 12 liralık indirim, boru değil :D Yirmi beşinci sayfasına kadar geldim, çok hoş. İçinde birçok çizim var ve bunlar kitabın hikayesinin etkisini arttırıyor. Edit: Yorum!

   Bir deee, şunu aldım:


   Ta-da-ta-damm! Aslında amacım tüm Kate Morton kitaplarının yorumlarını, basım sıralarına göre bloga eklemekti, ancak bu kitabı okumadan önce eklemediğim tek kitap olan Uzun Saatler'i ekler miyim, bilmiyorum. Bu arada, Uzun Saatler, Morton'un en sevdiğim kitabıdır, acaba Sır Muhafızı onu yerinden edecek mi? :D Edit: Edemedi :D Yorum!

   Bir de, yanarım yanarım, kör gözüme yanarım. Alfa'dan köşeyi dönünce Pegasus'un yeri varmış ya... Şimdiye kadar tamam, o köşeyi bir kere, Yordam Kitap'a gitmek için döndüm de, nasıl oldu da karşıma bakmadım ve yerini görmedim, hayret ediyorum. Öğrendiğime göre orada da iyi indirim yapıyorlarmış-gerçi üç sene öncesinden bahsediyoruz, şimdiyi bilemem-. Bu arada, bilin ne oldu! Ölüm Oyunu ile Komplo'nun limon kokması bir tesadüf değilmiş sanırım, çünkü Pegasus'un yerinden de aynı koku geliyordu :D

   Son olarak, müsait bir zamanda Hayaletin Savaşı'nın yorumunu yazacağım. Ondan sonra da inşallah sırada Cengiz Aytmatov'un Gün Olur Asra Bedel'i ve Robin Sloan'ın da 24 Saat Açık Kitapçının Sırrı kitabı var. Görünmez Goril'i yarıladım, ama okulda okumamaya karar verdim, çünkü dikkatim dağılıyor. Dediğim gibi Canavarın Çağrısı'nın ilk yirmi beş sayfasını okudum, bugün ya da yarın kitabı bitirebilirim. Bir de, Komplo'ya başladım, ilk yüz elli sayfasını okudum ve çok merak ediyorum nereye varacak kitap-Erebos'taki kadar heyecanlı bir merak değil ama bu maalesef-. Edit: Komplo da, Canavarın Çağrısı da bitti. İşte böyle. İyi günler efenim :D

27 Ağustos 2013 Salı

Kitap Heberleri

   Tudem ve Delidolu'nun katalogları çıkmış! Buradan Tudem'in kataloguna, ve buradan da Delidolu'nunkine ulaşabilirsiniz. İlgimi çekenlerin katalogdaki sayfalarını aşağıya iliştirdim. Yalnız, onlara geçmeden önce, bir şikayetim var! Bendeki resmen tüm Tudem kitaplarını Delidolu yeniden basmış, çok sinir oldum. Çünkü kitapların boyları farklı oluyor arkadaş! Bu özellikle serilerde çok sorun oluyor benim için. Hele Patrick Ness'in Kaos Yürüyüşü serisinin kapak tasarımları bile değişmiş. Kitaplarla ilgili en sinir olduğum şey de zaten, serilerin kitap kapaklarının birbiriyle uyumsuz olmasıdır. Oh, içimi döktüm. Şimdi kataloglardan sayfalar :D





27 Nisan 2013 Cumartesi

Tazecik Kitap Yorumu: Düşman - Charlie Higson


   On dört yaşından büyük herkesin yakalandığı bir hastalık var ve bu hastalık onları zombiye dönüştürmüş. Her an arkanızı kollamak zorundasınız, yoksa bir ''yetişkin'' sizi kendine yemek yapabilir.

   Hastalık bütün dünyayı etkilemiş durumda. Çocukların kaçabilecekleri, sığınabilecekleri bir yer yok. Tek yapabildikleri birlikte kalıp, birlikte savunmak. Kaynaklar çok önceden tükenmiş, yemek bulabilmek çok zor, elektrik yok ve su da bitmek üzere.

   Kitap Londra'daki Waitrose çocukları ile başlıyor. Bu çocuklar Waitrose'taki bir süpermarkete yerleşmişler. Bir de Morrisons grubu var ve bu iki grup pek iyi geçinemiyorlar. Waitrose çocuklarının süpermarketlerinin etrafında bariyerleri, çatısında ise gözcüleri var, ancak bu durum yine de yetişkinlerin saldırılarından korunmalarına yetmiyor.

   Süpermarketin kör noktasına yetişkinler bir baskın düzenliyor ve Ufak Sam'i kapıyorlar. Çocuk, onların akşam yemeği olacağının bilincinde. Ama ne çocuk yahu o! Yetişkinler onu kaçırıyor, yaşadıkları yere götürüyor, ama çocuk kaçıyor. Kaç kere ölümden kurtuluyor, valla, öldürmeyen Allah öldürmüyor :D

   Şimdi size aslında diğer karakterleri anlatabilirim, ama çoğu öldüğü için -hatta ben bir ara geriye çocuk kalmayacak diye korktum- bahsetmeye gerek görmüyorum. Eh, şimdi belki spoiler verdim diye kızmış olabilirsiniz ama hazırlayın bence kendinizi, benim gibi hüsrana uğramayın sonra...

   Çocuklar hayatta kalma çabalarına devam ederken, bir gün bir çocuk geliyor onların süpermarketine. Dediğine göre Londra'da yetişkinlerden uzak, güvenli yerler varmış, kendisi de onların birinden geliyormuş. Görevi de Londra'daki diğer çocukları oraya götürmekmiş, bahsettiği yer ise Buckhingam Sarayı. Çocuklar yolculuğun zorlu olacağını biliyorlar ama hazırlıkları tamamlayıp yola çıkıyorlar. Bir tanesi hariç: Callum. Callum, yalnızlık düşkünü bir insan ve artık diğerleriyle yaşamaktan gına gelmiş, tek istediği yalnız olmak. Onu ikna etmeye çalışıyorlar ancak Callum kalmakta ısrar ediyor. Callum'un anlatıldığı bölümler bence ayrı bir güzeldi.

   Çocuklar Buckhingam Sarayı'na doğru yola çıktıklarında Morrisons çocukları da onlara katılıyor. Saraya varmasına varıyorlar ancak hiçbir şey onlara söylediği gibi değil...

    Hep çocuklardan bahsettim, biraz da yetişkinlerden bahsedeyim. Aziz George ceketli bir yetişkin var ki, en beterleri, en zekileri, en sinsileri o. Çocukların kökünü kurutmaya yemin etmiş. Bence bu adam son kitaba kadar yaşar, yazıyorum buraya.

   Kitapla ilgili bir hoşnutsuzluğum da var. İlk başlarda şaşırtıcı olaylar oluyordu, ama sonra kendini biraz tekrara başladı, canım sıkıldı, böyle mi devam edecek hep diye. Ama sayfa 200'den sonra bir açıldı ki, sormayın.

   Kitapta popüler kültüre göndermeler yapılıyor sıkça, beğendim bunları. Kurgunun gerçekçiliğini artırıyor bence. Çocukların geçmişlerini yad etmeleri hoş.

   Son olarak, Mike Nicholson ve Mette Ambeck bu kitap için, daha doğrusu tüm seri için bir harita hazırlamışlar, ellerine sağlık. Eğer yakınlaştırmak isterseniz buradan buyrun.


   Edit:
   Serinin ikinci kitabı Ölüm'ün yorumu burada.
   Serinin üçüncü kitabı Korku'nun yorumu burada.

Puan: 5

Sıradakinden Alıntı

   Hala ölmemiş olan yetişkinler meslekleri ne olursa olsun, öğretmen ya da polis memuru fark etmez, sizi yakaladıklarında bildiğiniz ebeveynlerden çok daha kötü şeyler yapıyorlardı. Anneniz ya da babanız dışarıya çıkmanızı yasaklamıştır, bir öğretmen size okulda kalma cezası vermiştir, bir polis memuru sizi tutuklamıştır belki; ancak hiçbiri şimdi sokaklarda gezen yetişkinler gibi sizi yemeye çalışmamıştır.


20 Nisan 2013 Cumartesi

Cağaloğlu...

   Bugün Cağaloğlu'na gittim. Orada Tudem'in ve Alfa Yayın Grubu'nun dağıtım yerleri var. Bayağı kitap aldım, her gittiğimdeki gibi. İşte aldıklarım...


Dehşet Hikâyeleri Serisi - Chris Priestley: Bu iki kitabı, kardeşime gecikmiş bir doğum günü hediyesi olarak aldım. Ama bu demek değil ki, ben bu kitapları okumayacağım :P Bu arada, kitapların kapaklarını çok beğendim. Edit: Kardeşimden önce okudum... Kitapların yorumları burada ve burada.



Düşman - Charlie Higson: Bir hastalık tüm dünyaya yayılmış ve geriye sadece çocuklar ve de bu hastalık sebebiyle zombiye dönüşen insanlar kalmış. Edit: Yorum!

Hayaletin Kaderi - Joseph Delaney: Wardstone Günlükleri'nin sekizinci kitabı. Diğer kitapların aksine, bu kitabın kapağında Hayalet yok, ilginç. Edit: Yorum!



Stravaganza Serisi - Mary Hoffman: Evet, evet, üçüncü kitabın kapağı farklı. Aslında birinci ve ikinci kitabın kapakları da Çiçekler Şehri'ninki gibi olanlar vardı, ama ben bunları tercih ettim. Hem kitabın içeriğine daha uygun. Edit: Maskeler Şehri yorumu burada, Yıldızlar Şehri yorumu da burada!



Çirkinler Serisi - Scott Westerfeld: Aldım sonunda Çirkinler serisini. Birinci kitabın sonu esaslıydı. Acaba devam kitaplarında ne olacak? Edit: Çirkinler yorumu burada, Güzeller yorumu burada, Özeller yorumu burada, Ekstralar yorumu da burada.



Eşleşme - Ally Condie: Bu kitabı, Türkçeye çevrileceğini duyduğum andan beri almayı istiyordum, nasip bugüneymiş. Edit: Yorum!

Gri Gölgeler Arasında - Ruta Sepetys: Bu kitaptan haberim Tudem'in bana gönderdiği takvim sayesinde oldu. İkinci Dünya Savaşı ile ilgili bir kitap. Edit: Yorum!

Candor - Pam Bachorz: ''Farklı olmak çaba gerektirir.'' Çok hoş bir sloganı var. Bu kitaptan da haberim Tudem'in gönderdiği takvim sayesinde oldu. Edit: Yorum!

Geri Gelenler - Gemma Malley: Gemma Malley, Bildirge serisinin yazarı. Kendisine güvenerek aldım bu kitabı, ama yine de beklentimi fazla yüksek tutmuyorum. Edit: Yorum!



Riverton Malikanesi - Kate Morton: Kate Morton benim en sevdiğim yazarlardan. Bu kitabını okumuştum ancak bende yoktu, eksik kalmasın istedim. Edit: Yorum!

   Son bir şey söylemek istiyorum: Cağaloğlu'na tek başıma değil, iki arkadaşımla beraber gittim. Her ikisine de çok teşekkür ediyorum buradan, tekrardan.

20 Şubat 2013 Çarşamba

Kitap Heberleri

   1 Ocak'ta şöyle bir yazı yazmıştım, Tudem'den Şubat ayında çıkması beklenen kitaplar diye. Bugün de birkaç kitap daha ekleyip ne zaman çıkacaklarını yazacağım.

The Returners      Between Shades of Gray

Candor     Matched (Matched, #1)

   The Returners (Geri Gelenler), Between Shades of Gray (Gri Gölgeler Arasında) ve Candor matbaadan gelmiş! Önümüzdeki günlerde dağıtıma başlanacakmış. Matched (Eşleşme) ise şuan matbaadaymış ve onun da on gün içerisinde dağıtımına başlanacakmış. Yaşasın! Bir de, buraya resmini koymadım ama, yukarıda link verdiğim yazımda da bahsettiğim Düşman-Charlie Higson ise yakında çıkacakmış, ama kesin bir tarih yok.

1 Ocak 2013 Salı

Kitap Heberleri

   Şubat ayında Tudem Yayınları'ndan çıkması beklenen kitaplar:

The Returners - Gemma Malley: Bildirge serisinin yazarından yeni bir seri! The Returners, Tudem'in genç-yetişkin markası olan Delidolu etiketiyle yayınlanacak. Edit: Yorum!



The Enemy - Charlie Higson: Daha önceden aynı yazarın Genç Bond serisi çevrilmişti dilimize, şimdiyse Düşman serisi geliyor! Edit: Yorum!



Matched - Ally Condie: Bu kitabın kapağına da, konusuna da bayılıyorum :D Dilimize çevrileceğini duyunca çok sevindim. Matched da Delidolu etiketiyle yayınlanacak. Edit: Yorum!