Neal Shusterman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Neal Shusterman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mart 2013 Cuma

Tudem Sürüsü!

   Kitaplığımda en çok kitabı olan yayınevi yaklaşık 60-70 kitapla Timaş, çünkü küçükken Eğlenceli Bilgi kitaplarının hastasıydım. İkinci sırada ise Tudem var, 23 kitapla (Edit: Sayı zamanla artıyor doğal olarak). Ben de ''Tudem Sürüsü'' başlığı altında onları derlemeye karar verdim. Bir de bendekilere ek olarak kütüphaneden Çirkinler, Maskeler Şehri, Teneke Kutular ve Aileni Seç kitaplarını ödünç aldım.

   Şimdi, önce bir toplu resim alalım.



   Kitaplar pek belli olmuyor, bu sebeple bir de yakın çekim yapalım.


Kaos Yürüyüşü Serisi - Patrick Ness: Herkesin düşüncelerini duyabileceğinizi düşünün. Özel yaşam diye bir şey yok. Burası Prentisstown, Todd Hewitt de buradaki son çocuk. Doğum gününe bir ay kala sessizliğin olduğu bir yer buluyor ki bu imkansız. Cehalet erdemdir, Todd bu öğrendiği şey sebebiyle kaçmak zorunda. Edit: Umut Bıçağı'nın yorumu burada, Sorgu ve Yanıt'ın yorumu da burada.



Hayaletin Çırağı Serisi - Joseph Delaney: Hayalet, halkı cadılara, hortlaklara, öcülere, kısacası karanlığın yaratıklarına karşı koruyan bir adamdır. Tom Ward, onun yeni çırağıdır ve çıraklık da hiç kolay değildir. Aslına bakarsanız, bu seriyi 4. kitaba kadar okudum ama taa ne zaman. Çok sevmiştim. Şimdi yeniden başlayacağım. Edit: Kitap yorumlarını okumak isterseniz, direkt Joseph Delaney etiketinden ulaşabilirsiniz.



Zamanın Bekçileri Serisi - Marianne Curley: Geçmişe giderek bugünü değiştirmeye çalışanlar ve onlara karşı savaşan Zamanın Bekçileri. Bir de herkesin başına dolanmış bir kehanet. Bu seriyi üç sene önce bitirmiştim ve favori serilerim arasındaydı. Edit: Yorum!



Jimmy Coates Serisi - Joe Craig: Jimmy Coates'un evine bir gün takım elbiseli adamlar gelir ve onu almaya geldiklerini söylerler. Normal bir çocuk olduğunu sanan Jimmy, adamlardan kaçarken kendisinin bir insandan daha fazlası olduğunu öğrenir. Bu seriye üç sene önce başlamıştım, şu an 5. kitabı yayına hazırlanıyor.



Bildirge Serisi - Gemma Malley: Yıl 2140'tır ve yaşlanmayı durduran haplar icat edilmiştir. Ancak hiç kimsenin ölmediği bir dünyada nüfusun sürekli artması ve kaynakların tükenmesi sebebiyle hap alanların çocuk sahibi olmasına izin yoktur. Anna da doğmaması gereken bir çocuktur, kitapta da başından geçenler anlatılıyor. Bildirge en sevdiğim kitaplardan. Seri artık Delidolu Yayınları'na geçtiği için ilk iki kitapla son kitap arasında boy farkı var ve son kitabın şömizi yok. Edit: Yorum!



Karbon Günlükleri 2015 - Saci Lloyd: Britanya'da yeni bir uygulama başlatılmış, karbon kullanımına sınırlama getirilmiştir. Bu duruma uyum sağlamaya çalışan 16 yaşındaki bir kızın günlüğünü okuyoruz. Yorumu geliyor bu akşam. Edit: Yorum!

Medici Mührü - Theresa Breslin: Matteo'nun sakladığı çok büyük bir sır vardır, insanların onu öldürmekten kaçınmayacakları bir sır. Peşindeki azılı katilden kaçan Matteo, Leonardo da Vinci'nin maiyetine girer ve onun çalışmalarına tanık olur.

İthaka - Adelé Geras: Truva Savaşı'nın bitmesinin üzerinden yıllar geçmiştir ama Kraliçe Penelope'nin kocası Odysseus, evi olan İthaka Adası'na hala geri dönmemiştir. Kraliçenin huzuru, kendisiyle evlenmek isteyen yabancılarla bozulmaya başlar.

Gölgelerden Uzakta - Jason Wallace: Robert Jacklin yeni hayatına uyum sağlamaya çalışmaktadır; yeni bir kıta, yeni bir ülke, yeni bir okul. Edit: Bloga yorumu yazılmayacak.

Iskarta - Neal Shusterman: Tedavi yöntemlerinin yerini organ nakillerinin aldığı bir dünya düşünün. Bu organlar ise Iskartalardan elde ediliyor, yani kimsenin bakmak istemediği çocuklardan. Yorumuma buyrunuz.

Ayrılıktan Çok Aşktan Fazla - Mehmet Güler: Arka kapak yazısından alıntı: ''Binlerce yıldır aktığı yerlere bereket götüren Fırat, önü bentlerle kesilince ayrılığın senfonisini besteliyor.'' Bu kitabı, yazarı Mehmet Güler okulumuza geldiğinde almıştım, imzalı ^.^

   Bir de kütüphaneden aldığım kitapların konularına bakalım.


Çirkinler - Scott Westerfeld: İnsanlar, 16 yaşına girdiklerinde bir güzelleşme ameliyatı geçirirler ve güzellerin yaşadığı şehre taşınırlar. Tally'nin güzelleşmesine üç ay kalmıştır. Shay güzelleşmek istememektedir ve ameliyatına kısa süre kala ortadan kaybolur. Yetkililer de Tally'nin bu konu hakkında bir şeyler bildiğini bildikleri için ondan Shay'i bulmasını isterler, aksi takdirde Tally'yi güzelleştirmeyeceklerdir. Edit: Yorum!



Maskeler Şehri - Mary Hoffman: Lucien çok hasta bir çocuktur, yataktan bile kalkamamaktadır. Bir gün babası ona bir defter alır. Bu defter çocuğun zamanlar ve mekanlar arasında yolculuk yapabilmesini sağlar. Bu kitabı da iki sene önce okumuştum, sevmiştim. Edit: Yorum!



Teneke Kutular - Alex Shearer: Fergal teneke kutu biriktirmektedir. Bir gün kutunun birinin içinde bir parmak bulur. Bir başka kutunun içinde ise ''YARDIM'' yazan bir not -"imdat" daha iyi bir seçenek olurmuş sanki, ama boşverin-. Neler olduğunu çözmeye çalışır, ancak başına beladan başka bir şey gelmez. Bu kitabı ilk defa üç ya da dört sene önce okumuştum ve çok sevmiştim. Edit: Yorum!



Aileni Seç - Terence Blacker: Ailelerimizden beklediğimiz nedir? Gençlik yıllarımızda kendi ailemizi seçmemiz mümkün olsaydı neler olurdu? Bu kitaba bayılıyorum. Şimdiye kadar beş kere falan okudum sanırım. Edit: Yorum!

   İşte kitaplar bunlar. Yani Tudem sürüm!

18 Ocak 2013 Cuma

Tazecik Kitap Yorumu: Iskarta - Neal Shusterman


   Bu kitaba bayıldım. Kelimenin tam anlamıyla bayıldım.

   Tedavi yöntemleri yerine organ nakillerinin olduğu bir dünya düşünün. Peki bu organlar kimlerden geliyor? Iskartalardan!

    Bir zamanlar ''Can Savaşı'' denen bir savaş yapılmış. Çünkü bir yanda kürtaj yapan doktorların yaşam hakkını korumak için öldürüldüğü, diğer yanda ise bazı kadınların sırf fetüs dokusunu satabilmek için hamile kaldığı uçlarda bir ayrışmışlık söz konusuymuş. Savaşın sonunda ''Yaşam Kanunu'' denen bir kanun çıkarılmış. Bu kanuna göre çocuğun yaşamı ana rahmine düştüğü andan, on üç yaşına kadar dokunulmaz. Bununla birlikte aile, on üç ile on sekiz yaş arasında çocuğu geriye yönelik ''düşürebilir'', ama çocuğun teknik olarak ölmemesi şartıyla.

   Çocuğun hayatının sona erdirilip bir yandan da canlı kalması işlemine ''ıskartaya çıkarma'' deniyor. Bu yöntem oldukça yaygın. İnsanlar para vererek ıskartaların herhangi bir uzvunu satın alabiliyor.

   Connor biraz asabi, kavgacı ve ailesinin beklentilerini karşılamayan, onların gözünde gelecek vaat etmeyen bir çocuk. Connor ıskartaya çıkarılacağını öğrenince kaçıyor. Neredeyse yakalanacağı anda, bir ıskartayı da kurtararak tekrar kayıplara karışıyor. Kaçarken bir otobüsün de kaza yapmasına sebep oluyor, otobüsten inen bir ıskarta kızı da onlara katılıyor.

   Risa, DevYurt'ta kalan, kimsesiz bir kız. Harika piyano çalıyor. Bir gün, müdürün odasına çağırılıyor. DevYurt'un on üç yaşından büyük çocukları sahiplenmek zorunda olmadığını ve başarılı olmayan çocukların genelde ıskartaya çıkarıldığını öğreniyor. Risa aslında iyi bir öğrenci, ancak bir dahi değil, iyi piyano çalması da bir işine yaramıyor. Onu ıskartaya çıkarılacağı yer olan ''hasat kampı''na götüren otobüs, yolda kaza yapıyor ve Risa kazaya sebep olan ve kaçan iki çocuğa katılıyor.

   Lev bir öşür. Ailesi koyu dindar ve her şeyin onda birini kiliseye bağışlıyor. Lev'in beş tane öz, bir tane evlatlık ve üç tane de ''leyleğin getirdiği'' kardeşi var. Lev de onuncu çocuk, bu sebeple de ıskartaya çıkarılacak; insanlığa faydalı olmak için.  Lev'in hasat kampına gideceği gün, bir çocuk arabayı durdurup Lev'i kaçırıyor. Sonra ikisi bir otobüsün kaza yapmasına sebep oluyorlar ve otobüsten inen bir kız da onlara katılıyor.

   Sonuç olarak, Connor, Risa ve Lev birlikte kaçıyorlar (üç paragrafta konuyu bağlayamadım, benim ayıbım) :D Aslında Lev kaçmak değil, ıskartaya çıkarılmak istiyor (ne de olsa ömrü boyunca bir amaç uğruna yetiştirildi, bunu iki dakikada silip atmak imkansız) ve onlardan ayrılmak için fırsat kolluyor. Bu üçlü polislerden kaçarlarken kapı önündeki bir bebeğe rastlıyorlar. Bu bebek bir leyleğin getirdiği; yani annesi tarafından kapıya bırakılmış bir bebek. Anne, görülmediği sürece bebeğini istediği kapının önüne bırakabilir. Eğer ev sahibi kapısının önünde bebeği görmüşse kanuna göre artık o onun bebeği demektir, ona bakmak zorundadır. Connor, eskiden yaşadığı bir olay sebebiyle vicdan azabı duyarak bebeği alıyor ve artık üç kaçak değil üç kaçak artı bebek oluyorlar, bu durum da işlerini hiç kolaylaştırmıyor doğal olarak.

   Ah, bir de CyFi var, onu anlatmamak olmaz. CyFi bir siyahi ve atalarının geleneğini sürdürmek için Eski Ombra şivesiyle konuşuyor. Çok da zeki bir çocuk. Ne var ki bir gün bisiklet sürerken ona araba çarpıyor ve beyni büyük zarar görüyor, bu sebeple de bir ıskartadan ön lob alıyor. Ama bu ıskartanın beyninde çözülmemiş bir olay var, CyFi de bunu açığa kavuşturmaya çalışıyor. Bu yüzden de evden kaçmış, bu olayı çözmediği sürece rahat etmeyecek. CyFi'nin hikayesinin sonu beni gerçekten üzdü (ağlamaklı olduğum kurgu sahneler oldukça azdır, ama Iskarta epey bir katkı yaptı o listeye).

   Kitapta ıskartaya çıkarılma işleminin bir örneği var. Iskartaya çıkarılan kimsenin kişiliğinden ve yaptıklarından bağımsız olarak üzülmekten, dehşete kapılmaktan kendimi alamadım. Bu da yazarın büyük bir başarısı (ki kendisini tebrik etmek istediğim daha nice kısım var bu şekilde).

   Lev'in değişimini büyük bir hayretle okudum. Ne hale geldin evlat :D Ve bence, eğer Iskarta'nın filmi çekilirse Cleaver'ı kesinlikle Charles Baker oynamalı, boyatır saçını kızıla, al sana Cleaver.

   Bu arada, fark etmişsinizdir belki, blogumda kargoyla gelen kitapları ''Leyleğin Getirdiği'' başlığı altında yayınlıyorum, verdiği fikir için yazara çok teşekkürler.

   Kitabın kapağını muhteşem buldum. Bu denli güzel ve anlamlı bir kapak tasarlanabilirdi.

   Bölümler dönüşümlü olarak farklı karakterler üzerinden anlatılıyor. Bu da karakterlerin iç dünyalarını ve dolayısıyla verdikleri kararları daha iyi anlamamızı sağlıyor. Yaşamın kutsallığı ve sınırlarını çeşitli bakış açılarıyla irdeleme imkanımız oluyor.

   Kitabın en sevdiğim yönü gerçekçi olmasıydı. Karakterler kusursuz değildi, sizin, benim gibi insanlardı. Iskartaya çıkarma işleminin ileride gerçek olabileceği fikrinden de gerçekten korktum. Çünkü bölüm aralarında bazı gerçek haberler var ve bunlar bize şuan içinde bulunduğumuz durumun bile ne kadar korkunç olduğunu gösteriyor.

   Birçok duyguyu bir arada yaşayabileceğiniz, ince düşünülmüş, kurgusu sağlam, karakterleri derin bir kitap arıyorsanız tavsiyemdir.

Puan: 5


16 Ocak 2013 Çarşamba

Sıradakinden Alıntı

   ''Picasso iki gözü de yüzün aynı tarafına koymadan, burunları falan dizkapağından çıkarmadan önce tüm dünyaya doğru dürüst resim yapabildiğini ispatlamak zorunda kaldı. Bak, yapabilceğinin en iyisi o olduğu için yanlış çiziyosan mankafasın demektir. Ama ya canın istediği için öyle yapıyosan? O zaman sanatçı olursun işte.'' Lev'e gülümsedi. ''İşte sana bir parça daha CyFi bilgeliği Fry. Bunu mezara götürebilir ve sonra ihtiyacın olduğunda tekrar geri çıkarıp kullanabilirsin!''