Dave McKean etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dave McKean etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ağustos 2015 Cuma

Tazecik Kitap Yorumu: Koralin ve Gizli Dünya - Neil Gaiman


   Canınız çok sıkılıyorsa.... anne ve babanız sizi başından savıyorsa... can sıkıntınızı gidermek için evdeki tüm pencereleri, kapıları ve mavi şeyleri bile saymışsanız, ne yaparsınız? Bu sayımı yaparken; arka odada hiçbir yere açılmayan bir kapı bulsanız? Bu kapının ardı tuğlayla örülmüş olsa... ama bir gün bu kapının bir tünele açıldığını görseniz? Girer miydiniz?

   Tünelin ardında yine sizinki gibi bir dünya var. Ama daha renkli, istediğiniz her şeyin mevcut olduğu bir dünya; ilgi ve eğlencenin eksik olmadığı bir dünya. Bu dünyada kalmak için tek yapmanız gereken, gözlerinizin yerine birer düğme dikilmesine izin vermek.

   Koralin, o gizli kapıyı buluyor. Kapının ardında, düğme gözlü diğer anne babası var. Koralin'e, onu çok seveceklerini söylüyorlar, onun istediği her şeyi yapacaklarını... Yeter ki gözlerinin yerinde düğme olmasını kabul etsin Koralin. Bu öbür dünya Koralin'e cazip gelse de, Koralin kendi anne babasından vazgeçmiyor. Bunun sonucu ise ağır oluyor... Sen misin şefkatli düğme gözlü anne?

    Koralin aşırı cesur bir kız. Hayran kaldım kendisine. Ben olsam, en başta o kapıdan geçmezdim zaten (nerede bende o yürek). Kitabı çok sevdim, ancak kapının ve öbür dünyanın tarihi hakkında birazcık bilgi sahibi olabilmeyi isterdim, merak ettiğimle kaldım. İllüstrasyonları beğendim, Dave McKean'ın ellerine sağlık; kitabın tekinsiz havasına uyum sağlamış çizimleri. Ama keşke biraz daha fazla olsaymış bu illüstrasyonlar, sadece bölüm başlarıyla sınırlı kalmasaymış. Son olarak, kitap çevrilirken neden Coraline ismi Koralin olmuş? Tuhaf geldi bana.

   ''...İnsanlar bu kitabı okumaya başladığında öğrendim ki, çocuklara macera yaşatan, yetişkinlere ise kâbuslar gördüren bir hikâyeymiş bu.'' demiş Gaiman. Çocukların bu kitabı okurken nasıl dehşete düşmediklerini aklım almıyor. Tehlikeyi anlayamıyorlar mıdır, nedir, hayret bir şey. Okurken gerim gerim gerildim ben :D Ciddiyim, içimde o dehşeti hissettim. Evet, bir çocuk kitabının size bunu hissettirebilmesi tuhaf bir şey. Ama demek ki bu kitap, o bildiğiniz çocuk kitaplarından değil.

   Bu kitaptan uyarlanan animasyonun sloganıyla bitirelim yorumu: ''Ne dilediğinize dikkat edin.''



Puan: 4,5

18 Ağustos 2015 Salı

Sıradakinden Alıntı

   Koralin yüzüne vuran sabah güneşiyle uyandı.

   Bir an şaşaladı. Nerede olduğunu bilmiyordu; kim olduğundan bile tam olarak emin değildi. Sabah içinde uyandığımız yatağın kimliğimizi bu kadar belirleyebilmesi hayret vericidir ve ayrıca kimliğimizin bu kadar kırılgan olması da hayret vericidir.

18 Temmuz 2014 Cuma

Tazecik Kitap Yorumu: Mezarlık Kitabı - Neil Gaiman


   ''Karanlıkta bir el bir bıçak tutuyordu.''

   Jack denen adam, bir evin sahanlığında durmakta. Elinde bir bıçak, bıçağın üstünde ise kan var. Evdeki anneyi, babayı ve büyük çocuğu öldürmüş bu bıçakla; bıçaktaki kan onlara ait. Jack denen adamın öldürmesi gereken son bir kişi kaldı, evin küçük bebeği. Bebeğin odasına gidiyor, ancak oda boş. Bebek beşiğinden çıkmanın bir yolunu bulmuş, açık sokak kapısını görünce de çıkmış dışarı. Evlerinin yakınındaki mezarlığa doğru gidiyor yalpalayarak.

   Mezarlığın sakinleri var; oraya gömülmüş olanların hayaletleri. Bebeği ilk fark eden Bayan Owens oluyor, eşini çağırıyor, ''Ne yapmalıyız?'' diye. Jack denen adam da mezarlığa gelmiş, mezarlığın kilitli kapısını sarsmakta. Bu sırada, bebeğin annesinin hayaleti beliriyor birden, ''O adam, bebeğime zarar vermek istiyor!'' diyor. Bunun üzerine Owenslar bebeği sahiplenmeye karar veriyor. Jack denen adam, mezarlığın koruyucusu Silas'ın küçük bir numarasıyla uzaklaşıyor mezarlıktan. Bundan sonra da, mezarlıktaki hayaletler arasında bebeği büyütmenin doğru bir karar olup olmadığı üzerine bir tartışma başlıyor. En sonunda bebeğin mezarlıkta büyümesinde bir sakınca olmadığında karar kılınıyor.

   Bebeğe Nobody Owens ismi veriliyor (nobody: hiç kimse). Nobody; adının kısaltılmış haliyle Bod (bod: kimse), mezarlıkta büyümeye, mezarlığın sakinlerinden çeşitli alanlarda ders almaya başlıyor. Kitap boyunca da onun başından geçen ilginç olayları okuyoruz-çocuğun hayatı ilginçlik abidesi zaten de, neyse-.

   Neil Gaiman, lütfen önünde şapkamı çıkarmama izin ver. Bu nasıl bir hayal gücüdür? :D Kitap çok güzel kurgulanmış. Kitabın içinde çizimler de var, ki bunlar da çok hoş, Dave McKean'ın ellerine sağlık. Bod'un hayaletlerle olan ilişkileri çok sevimli. Mezarlıktaki herkes çok ilgi çekici birer karakter. Yerin dibindeki bekçiyi mi dersiniz, gulyabanileri mi, Silas'ı mı, Bayan Lupescu'yu mu, şair Nehemiah Trot'u mu, Owensları mı, cadı Liza Hempstock'u mu... Mezarlıkta gömülü olanların hemen hepsi farklı çağlarda yaşadıkları için, bu da kitaba bir çeşitlilik katıyor. Bu arada, dikkatinizi çekmek isterim, cadının soyadı Hempstock. Yolun Sonundaki Okyanus'taki ailenin de adı Hempstock'tu. Sen kimlerdenmişsin Liza cadıı, selam söyleyiver :D

   Mezarlık Kitabı çok sevdiğim kitaplardan oldu. Belki Yolun Sonundaki Okyanus kadar, altı çizilesi satırlarla dolu bir kitap değildi, ama kurgusu çok daha özgündü. Vee, evet efenim, Neil Gaiman'a, en sevdiğim yazarların arasına hoş geldin diyorum :D

Puan: 5

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Sıradakinden Alıntı

   ''Hayatlarını son derece çekilmez bulan insanlar her zaman vardır, ve yapacakları en iyi şeyin başka bir varoluş düzlemine geçişlerini hızlandırmak olduğuna inanırlar.''

   ''Kendilerini öldürürler mi demek istiyorsun?'' dedi Bod. Yaklaşık sekiz yaşındaydı, saf ve meraklıydı, ama aptal değildi.

   ''Evet.''

   ''İşe yarıyor mu? Öldüklerinde daha mı mutlular?''

   ''Bazen. Ama çoğunlukla hayır. Bu, başka bir yere gidip orada yaşarlarsa mutlu olacaklarına inanan, ama işlerin öyle yürümediğini gören insanların durumuna benzer. Nereye gidersen git, kendini de yanında götürürsün.''