Bir kitap alışverişiyle karşınızdayım! (yorum da yazsam iyi olur hani...)
İdefix'te yaz indirimleri başladı -hatta belki de bitiyor-. Aslında kitap almayacaktım (bak sen şu işe), ancak günün fırsatında Sefiller'in beş cilt tam metin çevirisini görünce, aklım çelindi. Ne var ki, kaç gündür günün fırsatı aynı... Çok saçma oldu böyle :D
Neler aldığıma gelirsek:
Baltasar ile Blimuda - José Saramago: Eğer blogu takip ediyorsanız, Saramago sevgimi biliyorsunuz. Bilmiyorsanız da öğrenmiş oldunuz. Bu arada, Kırmızı Kedi Yayınevi'nin kitapları %40 indirimde! Bu şahane kitapları bu kadar ucuza almayı seviyorum -olabildiğince ucuz, neyse-.
Kağıt Ev - Carlos Maria Dominguez: Çok methini duydum sevgili kitap. Yine küçük bir not düşeyim, Jaguar Kitap'ta da %45 indirim var. Edit: Bloga yorumu yazılmayacak.
Yitik Adanın Öyküsü - José Saramago: Evet, bir tane Saramago kitabı aldığım yetmemiş gibi, ikinciyi de aldım. Bir önceki siparişimde de iki Saramago kitabı vardı: Bütün İsimler ve Mağara. Bütün İsimler'i okuyalı çok oluyor ancak yorumunu henüz yazmadım (çok tembelim -,-). Mağara'nın da yarısını okudum. Ancak sonra, elimin altında başka Saramago kitabı olmadığı için tırsıp bıraktım okumayı (öyle de bir deliyim). Artık yeni Saramago kitaplarım olduğuna göre ve kitabı bitirince yoksunluk çekme durumum olmayacağına göre, Mağara'yı bitirebilirim.
Sefiller - Victor Hugo: Beş ciltlik güzelliği görmektesiniz. (Arkada da dolabımın ayaklarını :D Fotoğrafı nerede çekeceğimi bilemedim, görmezden geliverin, olur mu?) Aslında kütüphanede Sefiller'in tam çevirisi vardı-dört ciltlikti sanırım. Ancak Oda Yayınları'ndandı ve o yayınevinin çevirilerini pek başarılı bulmuyorum açıkçası. Hem, ilk cilt de bir türlü geri dönmemişti kütüphaneye, biri ödünç adı altında yürüttü müdür kitabı, nedir... Sefiller'i tam metin edinmeyi ve okumayı çok istiyordum, bugüne kısmetmiş (edinme kısmı, tamam; sıra okumada :D)
İşte bu şekilde... Şimdi gidip kendimi yorum yazmaya hazırlayayım bari, sonra da boşver geç oldu vakit deyip, ertesi güne diye geçiştireyim ve bu geçiştirmeler günler sürsün... Kendime bir ara çeki düzen vereceğim (ama bugün değil! :P).
Kendinize iyi bakın ve düzenli olun, ertesi güne bırakmayın işlerinizi :D Sevgiler!
Kırmızı Kedi Yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kırmızı Kedi Yayınevi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20 Ağustos 2015 Perşembe
21 Nisan 2015 Salı
Leyleğin Getirdiği
Bahar kampanyasının aklımı çelmesiyle, bir baktım ki bir şeyler eklemişim sepete... :D
Kargo idefix'ten. Ellerinde olan kitapları hemen gönderdiler, iki kitabımsa temin edilmekte. Bu iki kitap Çağlar Boyunca Quidditch - Kenniworthy Whisp ile Koralin ve Gizli Dünya - Neil Gaiman (Edit: Yorum!). Bugün elime ulaşanlar ise şunlar:
Bütün İsimler - José Saramago: Saramago candır! Bu kitap çok yakın bir arkadaşımın önerisiydi, alabildim sonunda.
Sessizliğin Müziği - Patrick Rothfuss: Kralkatili Güncesi'nin yan kitabı sayılabilecek bu kitapta Auri'nin hikayesi anlatılıyor. İçinde illüstrasyonlar da var. Auri, Kralkatili Güncesi'nde hikayesini en çok merak ettiğim karakterlerdendi, bu sebeple Rothfuss bu kitabı yazdığı için çok mutluyum. Keşke Elodin'in de hikayesini yazsa! Edit: Yorum!
Mağara - José Saramago: Tekrar yazayım, Saramago candır :P Mağara, konusuyla ilgimi çeken bir kitaptı, inşallah kitabı severim.
Diğer kitaplar gelince kısa bir ''Leyleğin Getirdiği'' yazısı daha hazırlayacağım :) Bu arada, Saramago'nun kitapları jelatinli halde geldi, sevindim. Bazen D&R'de vs. jelatini yırtılmış, kapağı burulmuş halde görüyorum bu Saramagoları, içim acıyor cidden, nasıl kıydınız canım kitaba diyesim geliyor. Abartmayayım :P Ama neden bir insan hasar görmüş kitabı alsın ki? Ne yapıyorlar o hasarlı kitapları acaba? Neyse, çenem düştü. Gidiyorum, kendinize iyi bakın :)
Edit: Çağlar Boyunca Quidditch iptal edildi :'( Koralin ve Gizli Dünya da bir haftayı aşkın sürede temin edilebildi ancak. Yani neymiş, idefix'ten stokta olmayan kitapları sipariş etmemeliyiz. Bu arada, çok üşendim, Koralin'in fotoğrafını çekmedim. Yeni bir Leyleğin Getirdiği yazısı da hazırlamayacağım bu sebeple, tembel ben :D
21 Ocak 2015 Çarşamba
Tazecik Kitap Yorumu: Bilinmeyen Adanın Öyküsü - José Saramago
Geldi sıra, 2014'te okumuş olduğum son kitabın yorumuna... Aynı zamanda, Saramago'nun okumuş olduğum dördüncü kitabı oldu bu.
"Bir adam kralın kapısını çalmış ve ona demiş ki, Bana bir tekne ver." Bu şekilde başlıyor kitabımız. Adamın birisi, bilinmeyen adayı bulmak için bir tekne ister kraldan. Bilinmeyen adaya ulaştığında, kendini de bulacağını düşünmektedir.
Kitap elli sekiz sayfacık, resimli, koca puntolu harflerle yazılmış bir kitap. Bu sebeple kitabın konusuna dair daha fazla şey yazmayacağım.
Kitap küçük hacmine kıyasla, çok fazla düşünce barındırıyor içinde. Bunun dışında, illüstrasyonları basit ancak oldukça sevimli. Yalnız anlamadığım bir şey var. Kitaplar çevrilirken bazen illüstrasyonları almazlar kitaba, tamam, bu gördüğümüz bir şey. Ancak bir kitabın bir dile çevrilirken yeniden illüstre edilmesi? Masallar haricinde böyle bir şey yapıldığını duymuş değilim. Bu kitabın orijinalinde Peter Sis'in illüstrasyonları yer almakta. Bizim dilimize çevrilmiş halinde ise Birol Bayram'ın illüstrasyonları var. Çok tuhaf geldi bu durum bana.
Kitaba beş puan veriyorum, çünkü olay örgüsünü beğendim, kitabın dili ve yazarın düşünceleri de çok hoştu. Şimdiye kadar beş puan verdiğim ilk Saramago kitabı bu oldu. Ancak aslına bakarsanız, en sevdiğim Saramago kitabı bu değil. Bu da puanlama sistemimdeki çarpıklığı gözler önüne seriyor :D Neyse, siz puanlandırma sorunumu bir kenara bırakın, bu güzel kitabı okuyun :) Zaten bir kere Saramago okumaya başladığınızda, kim tutar sizi!
Puan: 5
7 Ocak 2015 Çarşamba
Sıradakinden Alıntı
Beğenmek, sahip olmanın en iyi şekli, sahip olmaksa beğenmenin en kötü şekli olsa gerek.
13 Ekim 2014 Pazartesi
Tazecik Kitap Yorumu: Kâtip Bartleby - Herman Melville
Bu kitabı ne zaman bitirdim? 17 Eylül'de.
Yorumunu ne zaman yazıyorum? 13 Ekim'de.
Neden? Çünkü böyle yapmayı tercih ettim. İstesem, yazmamayı da tercih edebilirdim. Peki başka herhangi bir şeyi yapmamayı tercih etmeye gücüm yeter mi? Özgür müyüm o kadar?
Kitabın anlatıcısı, bir mühürdarlık bürosu yöneticisi bir beyefendi. Kitap ise onun kâtiplerinden Bartleby hakkında. Bartleby tuhaf bir insan, ilk başlarda doğru düzgün çalışsa da sonraları artık ''yapmamayı tercih ettiğini'' söyleyerek işini yapmayı bırakıyor. Patronu onu işten çıkarıyor, ama o ''gitmemeyi tercih ettiğini'' söylüyor. Ne kadar garip geliyor kulağa, değil mi? İçinde yaşadığımız toplumun kurallarına o kadar bağlanmışız ki, bu kurallara uymayı reddetmeyi hayal bile edemiyoruz. İşten çıkarılmaya karşın, ayrılmayı reddetmek? Daha doğrusu ayrılmamayı tercih etmek? Aklımıza sığmıyor.
Güzel, sorgulatan bir kitap yazmış Herman Melville; yetmiş beş sayfacık kitapta çok şey anlatmayı başarmış. Öte yandan kitabın düşündürme yönünü sevsem de, kurguyu pek sevemedim, Bartleby'nin davranışları beni sinir etti-niye kızıyorum ki halbuki, adam sadece tercihlerde bulunuyor-. Bazı kalıpların dışına çıkamıyorum düşünürken, belli ki. Vah ben, vah Bartleby, vah insanlık!
Puan: 3
3 Ekim 2014 Cuma
Sıradakinden Alıntı
İlk önce, sadece üzülmüş, yürekten acımıştım ona; ama Bartleby'nin yalnızlığı imgelemimde gitgide büyüdükçe o üzüntü korkuya, acıma hissim de tiksintiye dönüştü. Sefaleti düşünmenin ya da görmenin bir noktaya kadar içimizde şefkat uyandırması hem çok doğru hem de çok korkunçtur; ama bazı özel durumlarda, o noktanın ötesine geçmez duygularımız. Bunun tek suçlusunun insan ruhunda doğuştan bulunan bencillik olduğunu düşünürseniz yanılırsınız. Bunun nedeni, aşırı ve yapısal hastalıkları iyileştirme konusunda duyulan umutsuzluktur. Duyarlı biri için, acıma ile acı çoğunlukla aynı şeydir. Ve sonunda böyle bir acımanın yardıma yeterli olmayacağı anlaşıldığında sağduyu ruhun ondan kurtulmasını ister.
13 Eylül 2014 Cumartesi
Tazecik Kitap Yorumu: Kopyalanmış Adam - José Saramago
Tertuliano Maximo Afonso, depresyonda(uygun kelimeyi bulamadım aslında) bir tarih öğretmenidir. Onun bu hali, okulun matematik öğretmeninin dikkatini çeker. Ona kafasını dağıtması için ''Arayan Bulur'' adında bir film önerir. Tertuliano'nun da yapacak işi yoktur zaten, kiralar filmi, izler.
Filmi izlediğinin gecesi, Tertuliano birtakım seslere uyanır. Sesin kaynağının, kendi kendine filmi oynatmaya başlamış olan video oynatıcısı olduğunu görür. Filmi yeniden izlemeye karar verir, ancak bu sefer korkunç bir şey fark eder: Filmde otelin resepsiyon görevlisini canlandıran adam, kendisinin tıpatıp aynısıdır!
Kendisiyle bu adam arasındaki benzerliği-daha doğrusu aynılığı- fark eden Tertuliano, bu adamın peşine düşer, ancak onunla yüzyüze geldiğinde ne yapacağını kendisi de bilmemektedir.
José Saramago yine şahane bir roman yazmış. Tertuliano'yla beraber şaşıracak, kimlik sorgulaması yapacak, delireceksiniz-evet, kitap insanı delirtiyor, özellikle de sonu!-.
Kitabın film uyarlaması da var, ''Düşman'' adında. İzlemedim, büyük ihtimalle de izlemem. Imdb'den bakarken, Tertuliano Maximo Afonso'nun adını Adam Bell'e çevirdiklerini gördüm. Halbuki kitapta Tertuliano'nun adı üzerinden ne gırgır dönüyordu, yazık, filmi izleyenler o gırgırdan mahrum kalacak :D
Kopyalanmış Adam, gerçekten çok güzel bir kitaptı; kurgusu olsun, insanın duygularıyla oynayışı olsun-hayır, mazoşist değilim-, sorgulamaları olsun... Ama Saramago'nun yazım tarzının, kitabın sürükleyiciliğine bazı yerlerde balta vurduğunu da düşünmemiş değilim. Oldukça heyecanlı bir olayın ortasında araya girip sayfalarca süren felsefi düşünceler insanı olaydan koparıyor. Yine de bundan şikayetçi olmak yüzsüzlük olur., nihayetinde bu kitabın yeri bende bir başka oldu.
Puan: 4,5
12 Eylül 2014 Cuma
Sıradakinden Alıntı
Tarihin bir hakikati yazmamış olması, o hakikatin meydana gelmediği anlamına gelmez.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)