24 Ocak 2017 Salı

Cağaloğlu...

   Yaklaşık bir ay önce şunları almıştım Cağaloğlu'ndan, unutup duruyordum eklemeyi:


Triffidlerin Günü - John Wyndham: Konusu sebebiyle çok ilgimi çeken bir kitap. Körlük ve dünyayı ele geçiren etçil bitkiler! Edit: Yorum!

Güz Nehri - John Cheever: Bir öykü derlemesi. Öykülere zaafım var.



Piramitler, Küçük Özgür Adamlar, Gökyüzü Dolu Şapka - Terry Pratchett: Diskdünya'ya devam!



Bizim Hazin Evrenimiz - Scarlett Thomas: Yazara ait okuyacağım ikinci kitap olacak. Scarlet Thomas'ın hem fikirleri ilginç hem de bu fikirleri yedirdiği kurguları. Bay Y'nin Sonu'nu okumuştum geçenlerde, ancak kitap hakkında ne yazacağımı bilemedim. Anlatılmaz, okunur cinsten.

Philip K. Dick'in Peşinde - Anne R. Dick: PKD gerçekten çok sevdiğim ve hayran olduğum bir yazar. Bu biyografik kitabı da haliyle ilgimi çekti. Ancak kendisinin Anne Dick ile evliyken yazmış olduğu romanları henüz okumadığımdan, bu kitabı okumayı biraz ertelemeyi düşünüyorum.



Gökteki Göz, Sizi İnşa Edebiliriz, Alfa Ayının Kabileleri - Philip K. Dick: Alfa Yayınları'nın PKD kitaplarına girişmesi beni cidden sevindirdi. Umarım devamını da getirirler. Edit: Gökteki Göz yorumu burada.



Dünyaya Düşen Adam - Walter Tevis: Konusunu ilk okuduğumdan bu yana epey ilgimi çeken bir kitaptı bu. Kitap hakkında araştırma yaparken de Everest Yayınları'nın Modern Klasikler serisinde yer aldığını gördüm. Seride başka ilgimi çeken kitaplar da var. Ama onları sonra okuyacağım sanırım...

Kiracı - Javier Cercas: Javier Cercas merak ettiğim bir yazardı, ama aklımda Cercas okumaya başlamak için Salamina Askerleri vardı. Ancak hazır Alfa Dağıtım'a gitmiş ve bu kitabı görmüşken, neden bununla başlamayayım dedim. Aldıklarımdan da ilk okuduğum bu oldu. Bir ara yorumunu yazarım inşallah. Edit: Yorum yazmaktan vazgeçtim. The Twilight Zone'un Shatterday bölümüne oldukça benziyor kurgusu. Hatta kitabı okumak yerine direkt Shatterday'ı izlemenizi tavsiye edebilirim.

   14 Şubat'ta George Saunders'ın yeni kitabı Arafta çıkacak. Çok heyecanlıyım :P Yine bir Tudem'e gitmek isterim, gitmişken Muhafızlar, Muhafızlar'ı da alırım... Alınacak/okunacak şey bitmiyor...

15 Ocak 2017 Pazar

Tazecik Kitap Yorumu: Phil'in Dehşet Verici Kısa Saltanatı - George Saunders


   Phil'in Dehşet Verici Kısa Saltanatı absürd, alegorik ve gerçekten dehşet veren bir kısa roman.

   İç Horner adında minicik bir ülke ve bu ülkeyi çevreleyen Dış Horner ülkesi anlatılıyor bu kitapta. İç Horner o kadar küçük bir ülke ki sadece bir vatandaş barınabiliyor ülkede, kalanlar ise sıraları gelene kadar Kısa Dönemli İkamet Bölgesi'nde bekliyor.

   Günlerden bir gün, zaten küçücük olan İç Horner daha da küçülüyor, kimse tamamen sığamaz hale geliyor, bu da Dış Hornerlılar için bardağı taşıran son damla oluyor. Zaten Dış Hornerlılar çok cömert değiller miydi İç Hornerlılara karşı? Zaten onlara Kısa Dönemli İkamet Bölgesi için alan sağlamamışlar mıydı? Artık kendi ülkelerinde barınamamaları da ne demekti?!

   Aslına bakarsanız Dış Horner epey geniş, kullanmadıkları epeyce alan da var, ancak bir gün o alanları da kullanıma katabilirler, bu sebeple kendi topraklarının birazının bile İç Hornerlılara verilmesi söz konusu dahi olamaz!

   Dış Horner milisleri İç Hornerlıları bir şekilde cezalandırmalı. Peki ne yapmalı?.. Kenarda, kahvehaneden Phil adında bir adam diyor ki onlardan vergi alın. Bu laflar, Phil'in tiranlığının başlangıcı oluyor. Vergi adı altında, akıl almaz vahşette olaylar yaşanmaya başlıyor...

   Kitaptaki karakterler makine parçaları ve organik parçalar karışık, ilginç bir yapıya sahip yaratıklar. Bu da kitabın alegorik kısmını oluşturuyor. Phil, beyni bir rafın üstünde duran ve eğer vidası yerinden çıkarsa beyninin raftan düşmesi sonucu, son derece gür sesle ve özgüvenli bir şekilde savaş çığırtkanlığı yapan bir adam misal.

   Kitabın sonlarına doğru dehşet, kaldıramayacağım kadar arttı. Kalan sayfa sayısına baktım, kitabın isminde ''kısa'' ifadesinin geçtiğini kendime hatırlattım ve bir nebze rahatladım. Olay örgüsü dehşet verici evet, ancak bunu asıl dayanılmaz kılan, gerçek hayatta bunun defalarca yaşanmış olması, hatta hala da yaşanmaya devam etmesi.

   Kitabın son kısmını çok sevdim. Bununla ilgili bir şeye değinmek istiyorum, ancak spoiler olacağını düşünüyorum, bu sebeple eğer kitabı okumadıysanız rica ederim son paragrafa geçin. SPOILER BAŞLANGICI. Yaratıcı'nın elinin gökten uzandığı sahne gerçekten muhteşemdi. Tüm Hornerlıları parçalara ayırıp baştan yapması, Phil'i ise kenara koyup önüne ''canavar'' yazılı bir tabela iliştirmesi ve nihayetinde de ''Sizin mutlu olmanızı istiyorum'' konuşması, bana helak edilmeyi düşündürttü. Helak olmak, korkunç bir şey olarak algılanır, çünkü Yaratıcı'nın gazabıdır. Öte yandan düşününce, bu yeni bir başlangıçtır ve bu olaydan geriye birtakım anımsatıcılar kalır ki diğer insanlar da aynı hatalara düşmesin ve daha güzel bir hayat yaşasın. Saunders bunu gerçekten güzel ifade etmiş bence birkaç sayfada. SPOILER BİTİŞİ.

   Phil'in Dehşet Verici Kısa Saltanatı kısacık olsa da bittikten sonra etkisini uzun süre sürdürecek bir kitap. Bir an önce depresyondan çıkmayı umut ediyorum...

Puan: 4

Sıradakinden Alıntı

   Phil dışarı baktığı zaman köprücük kemiklerinden sökülebilir megafonlar çıkmış üç yakışıklı, bakımlı, tıknaz küçük adam gördü.

   ''ADAM, SOKAKTAKİ YABANCILARA BAKIYOR!'' diye bağırdı ilk küçük adam.

   ''Siz ne yapıyorsunuz?'' diye sordu Phil.

   ''ADAM SORU SORDU VE YANIT BEKLİYOR!'' dedi üçüncü küçük adam.

   ''MEDYANIN ÖNDE GELEN TEMSİLCİLERİ KARŞILIK VERMEYE HAZIRLANIYOR!'' dedi ilk adam.

   ''MEDYAYA ÇOK MU FAZLA HESAP SORULUYOR?'' dedi ikincisi.

   ''Biz medyadanız,'' dedi ilk adam, megafondan değil, arka tarafındaki sırıtan ağızdan gelen normal bir sesle.

   ''Buralarda pek bir şey olmuyor da,'' dedi ikinci adam. ''Bu yüzden yalnızca idman yapıyorduk.''

   ''Bir gün bir şey olması ihtimaline karşı,'' dedi üçüncü küçük adam.

   ''GECE İLERLERKEN GÖKYÜZÜ HÂLÂ KARANLIK!'' dedi ilk küçük adam.

   ''Bu iyiydi,'' dedi ikincisi.

   ''Önemli bir mesele olduğunu düşündüm,'' dedi ilki.

   ''MEDYANIN ÖNDE GELEN TEMSİLCİSİ, MEDYANIN ÖNDE GELEN DİĞER TEMSİLCİSİNE ÖVGÜLER YAĞDIRDI!'' dedi ikinci küçük adam.

   ''MEDYANIN ÖNDE GELEN TEMSİLCİSİ, MEDYANIN ÖNDE GELEN DİĞER TEMSİLCİSİNİN MEDYANIN ÖNDE GELEN ÖTEKİ TEMSİLCİSİNE ÖVGÜLER YAĞDIRDIĞINI AÇIKLADI!'' diye bağırdı üçüncü küçük adam.

   ''MEDYA, MEDYAYA FAZLA MI ODAKLANIYOR?'' diye bağırdı ikinci küçük adam.

8 Ocak 2017 Pazar

Entel Dantel: Kar Kış

   Bu gifi paylaşabilmek için bir yıl bekledim, inanır mısınız :P Çünkü geçen yıl kar yağdığında paylaşacaktım ve unuttum, bir daha da kar yağmadı...


5 Ocak 2017 Perşembe

Tazecik Kitap Yorumu: Benim Adım Slither - Joseph Delaney


   Serinin ilk kitabı Hayaletin Çırağı'nın yorumu burada.

   Serinin ikinci kitabı Hayaletin Laneti'nin yorumu burada.

   Serinin üçüncü kitabı Hayaletin Sırrı'nın yorumu burada.

   Serinin dördüncü kitabı Hayaletin Savaşı'nın yorumu burada.

   Serinin beşinci kitabı Hayaletin Hatası'nın yorumu burada.

   Serinin altıncı kitabı Hayaletin Kurbanı'nın yorumu burada.

   Serinin yedinci kitabı Hayaletin Kabusu'nun yorumu burada.

   Serinin sekizinci kitabı Hayaletin Kaderi'nin yorumu burada.

   Serinin dokuzuncu kitabı Benim Adım Grimalkin'in yorumu burada.

   Serinin onuncu kitabı Hayaletin Kanı'nın yorumu burada.

   Şimdiye dek serinin kitapları arasında okumaya en çok üşendiğim kitap bu oldu. Çünkü yepyeni bir karakter anlatıcı olacaktı. Tom, Alice veya Grimalkin'in ilginç maceraları dururken Slither'i ne yapacaktım? Ve her ne kadar düşüncem kitap bitene kadar değişsin istesem de olmadı.

   Slither insan-fare karışımı ilginç bir yaratık, bir haizda büyücüsü. Kan ve ruh, büyülerine gereken enerjiyi sağlıyor. Kan ve ruhu nereden sağlıyor diyecek olursanız, bu Slither'in yaşadığı ağacın etrafındaki tarlalar, evler ve içindeki insanlar aslında Slither'in mülkü. Ne var ki insanlar birilerinin mülkü olduğundan haberdar değil. 

   Slither'in bu kurbanlık insanlarından biri de -şuan resmen ciddiye alamıyorum, ne yapayım-, cesur bir çiftçi. Bu çiftçinin üç kızı var ve çiftçi, kendisi ölünce en büyük kızını alması karşılığında diğer iki kızını güvenliğe ulaştırması için Slither'le anlaşma yapıyor. Slither de kabul ediyor, çünkü takas anlaşmalarına saygı duyuyor. Hastalıklı efenim...

   Çiftçinin ölümü üzerine, Slither ve kızlar yola koyuluyor, ne var ki işler karışıyor ve Slither'in memleketine kadar uzuyor yolculuk. Bunun tek güzel yanı -ve kitabın okunabilir olmasını sağlayan kısmı-, tanıdık bir karakterle de karşılaşmamız. Arka kapakta kim olduğu yazıyor zaten, ama bence bakmayın, sürpriz olsun -olabildiği kadar-.
  
   Gelelim kitabın sevmediğim kısımlarına...

   İlk olarak fantastik kitaplarda bir sürü terim olmasından hazzetmiyorum, çünkü terim sayısı arttıkça gereksizleşiyor gibi geliyor bana. Seviyeli kullanılsın, canımı yesin... İki yüz elli sayfalık bir kitap için çok fazla terim var. Kitap kısa olduğu için, terimler birkaç cümleyle geçiştiriliyor ve bu da terimlerin yüzeysel kalmasına sebep oluyor, haliyle okuma zevkim de baltalanıyor. Kitabın sonunda eski hayaletlerden birinin hazırlamış olduğu Kobalos sözlüğü yer alıyor. Hayalet nasıl Kobalos halkından bu kadar çok şey öğrenebilecek kadar onlarla haşır neşir olabilmiş bilmiyorum. Kitabın kalanına kıyasla küçük puntolu, on sayfalık bir sözlük bu sondaki. Terim sayısı konusunda abartmıyordum anlayacağınız.

   Kitap sadece Slither'in gözünden anlatılmıyor. Bir anlatıcı daha var, çiftçinin en büyük kızı Nessa. Ne var ki, iki anlatıcı olmasına rağmen tekrara çok düşülüyor. Slither sürekli kan açlığından bahsediyor, şu kızları akrabalarına bırakayım hele diye plan yapıyor, Nessa sürekli cesur davranıyor, kardeşleri sürekli ağlayıp sızlanıyor, Slither'e söyleniyor...

   Slither kaba saba bir karakter ve cevapları da son derece düşüncesiz. Bundan çok eğlenceli şeyler çıkabilirdi ama bu fırsat da değerlendirilmemiş.

   Kitabın şaşırtıcı olması gereken kısımlar tahmin edilebilirdi. Neyse, en azından o kısımlar ilgi çekiciydi.

   Kobaloslar aşırı fanatik bir ataerkil yapıya sahip. Bu biraz eleştiriliyor kitapta, ama daha iyisi de olabilirdi. Bu haliye sadece insana fenalık veriyor, Slither her birisine ''purra'' dediğinde, bir tane çakasınız geliyor ağzına. Tabii bu son çakışınız olur, siz bilirsiniz yani...

   Kitabın sonlarına doğru Slither değişti sanıyorsunuz ama en sonda yer alan Slither'in Rüyası isimli kısım, Slither'in hala oldukça hastalıklı bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.

   Sıradaki kitabın anlatıcısı Alice, yaşasın.

   Bu arada, bu yorum, bloga yazdığım iki yüzüncü yorummuş, üşengeçlik yapmasam üç yüzüncü de olabilirdi belki :D

   Edit:
   Serinin on ikinci kitabı Benim Adım Alice'in yorumu burada.
   Serinin on üçüncü kitabı Hayaletin İntikamı'nın yorumu burada.
   Serinin on dördüncü kitabı Hayaletin Cadıları'nın yorumu burada.

Puan: 2