23 Şubat 2020 Pazar

Tazecik Kitap Yorumu: Antilop ve Flurya - Margaret Atwood


   Sanırım Atwood kadar kitaplarının konularını beğenip üslubundan hoşlanmadığım bir yazar yok.

   Antilop ve Flurya bildiğimiz insanlığın yok olup, yerini Flurya'nın Çocukları adında elle oyulmuşçasına (istemsiz kelime oyunu) güzel, doğayla oldukça uyumlu bir şekilde yaşayıp giden yeni bir insan ırkının aldığı bir gelecekte geçiyor. Eski dünya insanlarından tek hayatta kalan Kar Adamı'nın, genetiği değiştirilmiş çeşit çeşit varlığın sokaklarda fink attığı bu kıyamet sonrası dünyasındaki yolculuğunu okuyor, bir taraftan da geçmişe dönüyor ve işlerin bu hale nasıl geldiğini görüyoruz.

   Kar Adamı'nın kıyamet öncesi dünyasında kapitalizmin, genetik (ve kimya) mühendisliğinin ve yozlaşmışlığın sinmediği tek bir yer bile kalmamış. İnsanların yediklerinden içtiklerine, kullandıkları malzemelerden izledikleri programlara kadar işlemiş etik açıdan tartışmalı meseleler. Yediğiniz tavuğun normal tavuk olmaktan çıkıp yalnızca et verebilecek bir yarı canlıya dönüştüğünü düşünün, yahut intiharların televizyon şovuna dönüştüğünü.

    Bu geçmiş tasvirinde bize geleceğe dair birçok yenilik (genetiği değiştirilerek üretilmiş hayvanlar, çeşitli bilgisayar oyunları, televizyon programları ve çok daha fazlası) sunuyor Atwood. Bunların sayısı o kadar çok ki önce gelecekte olması muhtemel şeyler listesi hazırlayıp kurguyu üstüne yazdığını düşünmeden edemedim. Öte yandan, okumaktan en keyif aldığım kısımlar da bunlardı. Hemen hepsinin adında bulunan kelime oyunların güzeldi, ancak çok büyük çoğunluğu çevrilmeden bırakılmıştı. Bunlar çevril(e)mese bile dipnot konulabilirdi.

   Kitabın çözüm kısmına varışın çok zahmetli olduğunu söyleyebilirim. "Dünya nasıl bu hale geldi?" diye soruyorsunuz ve cevabını almanız dört yüz sayfa sürüyor. Bir noktada zaten neyin neden olduğu bariz hale geliyor. Bu da açıklamak için sona bırakılan şeyin tüm cazibesini yitirmesine sebep oluyor. Kitabın adı neden Antilop ve Flurya diye de çok düşünmüştüm, veya neden Kar Adamı'nın adı Kar Adamı. Daha ziyade ilgi çekmek için olduğunu düşünsem de mitlere gönderme olarak görülebilir.

   Kitabın sonuna dair de bir şeyler yazmak istiyorum, haliyle tat kaçırabilir, kitabı okumadıysanız bu paragrafı geçmenizi tavsiye ederim. SPOILER! Flurya'nın tanrı rolüne soyunuşu, özellikle yeşil gözlerini düşündüğümüzde çocuklarını "kendi suretinden" yaratmış oluşu, Jimmy'ye peygamber rolü yükleyişi ve Flurya'nın Çocukları ile Jimmy'nin etkileşiminin birçok din ile efsanenin doğuş sürecine işaret edişi dikkate değer. CennetZarı'ndan çıkışları, insanlığın cennetten ayrılışı olarak görülebilir. Flurya'nın Çocukları'nın Flurya'nın cesedi üzerinden geçtiği sahne için tanrı öldü, yahut Flurya Prometheus'tu denebilir (bu noktada aklımdan Ridley Scott'ın Prometheus filminin ilk sahneleri geçiyor, ancak o da Yunan mitolojisine işaret ediyordu zaten). Hatta Flurya'ya Thanos da diyebilirsiniz, çok da uyar :P . Jimmy'nin başta tek ve bir bakıma da ilk oluşu (diğer herkesten önce varolması) sebebiyle Hz. Adem'in bir yansıması olduğu söylenebilecek olsa da Flurya'nın Çocukları'nı Küre'ye götürüşüyle Hz. Musa'yı daha çok anımsatıyor. Kar Adamı'nın yolculuk dönüşünde onları bir putla konuşurken buluşu, altın boğa meseline de oldukça benziyor. SPOILER BİTTİ.

   Yine tat kaçırması muhtemel bir şeye değineceğim. SPOILER! Flurya'nın ekibini Extinctathon meraklılarından toplaması zekiceydi. Ben Flurya olsam ve şuan ekip toplayacak olsam Plague Inc. oyuncularını toplarım (yeni bir manyak mı yetişiyordu?). SPOILER BİTTİ.

   Kitabın bir kısmında Yeni New York ifadesi geçiyordu. Aklıma Futurama'daki New New York geldi, aslında kimi başka enteresanlıkları da anımsatmıyor değil.

   Kitabın kapağı Bosch'un The Garden of Early Delights tablosundan bir parça. Kimin aklına geldiyse büyük saygı duyuyorum. 

    Kıyamet sonrası kurguları çok severim, ancak yine de bu okurken sıkılmama engel olmadı. İki tane de devam kitabı mevcut. Okumaya çalışacağım, olur da bitirirsem yorumunu da buraya link olarak bırakırım.
 
Puan: 2,5


22 Şubat 2020 Cumartesi

Sıradakinden Alıntı

   "Ölümsüzlük" dedi Flurya, "bir kavramdır. 'Ölümlülüğü' ölüm olarak değil de öleceğini bilerek ve bundan korkarak yaşamak diye tanımlarsan, 'ölümsüzlük' bu korkunun yokluğudur. Bebekler ölümsüzdür."