21 Nisan 2018 Cumartesi

Entel Dantel: Karmaşa

   Ne güzel düzene sokacaktım buraları, ne planlarım vardı, taslaklara yazı bile eklemiştim düzenli yayınlamak amacıyla. Ama plan yapmak bana yaramıyor. Unuttum yine burayı, iki hafta olmuş önceki gönderiden bu yana. Gerçi, kendimi bile unuttuğum zamanlar olduğunu düşünürsem tuhaf gelmiyor.

   Kafam çok dolu bir şekilde yatağa gittiğimde, gecenin bir yarısı kafamda beş on ses birbirine karışmış bir halde uyanıyorum -biraz Kaos Yürüyüşü serisindeki Ses'in resmedildiği hali de hatırlatmıyor değil. Uykudan ayıldığımda ses sayısı azalıyor, ama ayılmak büyük bir irade gerektiriyor, uyusam da rahat uyuyamayacağım zaten.


   Geçenlerde Dark'ı bitirdim. Bilim kurgu ve gerilim türlerinde dizilerden hoşlanıyorsanız önerebilirim. Müzik seçimlerini de oldukça başarılı buldum dizinin. Parçalardan bir tanesi, When I Was Done Dying - Dan Deacon, bana fena halde bir şeyleri hatırlatıyordu, sonradan fark ettim, o ilk uyandığımdaki karmaşayı hatırlatıyormuş işte. Yüksek sesle dinleyebildiğim bir parça olmasa da -çünkü yüksek sesli hali çığlık atasımı getiriyor-, hoşuma giden bir parça oldu bu. (Edit: Artık sıkıntı yaşamadan dinleyebiliyorum! Hatta etkisini tersine çevirdim artık, kafa bulanıklığımı gidermek için dinlediğim oluyor... Azim! İrade! Güç! :P) Animasyonu da gerçekten hoş, özenli ve şarkının ruhuna uygun. Adamın gözlerinden yaşların boşandığı sahneyi de epey etkileyici buldum.




   Geçen gün Breaking Bad'in Kolombiya versiyonunu buldum. Birebir uyarlamaya çalışmışlar aslında, kurgu aynı, karakterler aynı, arada ufak farklılıklar var, ancak bu farklılıkların aslında Breaking Bad'i muazzam yapan detaylar olduğunu fark ediyorsunuz (çekim açıları misal). Böyle konuşmama bakılarak, bu yeniden yapımın, ki adı Metastasis, tamamını izlemişim sanılmasın (ama bende o potansiyeli görenler de olmadı mı, oldu).

   Ben aklımda kalan vurucu sahnelere baktım genel olarak, ımm, on beş sahneye bakmış olabilirim... İnternette bazı sahnelerin karşılaştırma videoları da mevcut.

   Öncelikle, jenerik bir ilginç olmuş, İspanyol havası katılmış melodiye çeşitli ritim aletleriyle, dizinin içinde kullanılan şarkılarsa tamamen değitirilmiş. Tuco'ya baktım, orijinalindeki kadar tehlikeli ve öngörülmez bir hava taşımıyor, ve işin muazzam tarafı, dişleri gümüşle kaplı, ve üst kesici dişlerinin üzerinde harf harf "tuco" yazıyor... Gülerken öbür tarafa geçmeye yaklaştığım anlar yaşadım, çünkü nefes alamıyordum.

   "This is not meth" sahnesine de baktım pek tabii. Walter cıva fülminat diye yere resmen küp şeker fırlatıyor, müthiş :D Tuco'nun kuzenleri kel ikizlerin yeriniyse saçları upuzun ikizler almış, çünkü neden olmasın. İkizlerin sunağa koydukları Heisenberg çizimi, orijinaldeki kadar komik. Saul Goodman Breaking Bad'deki gibi matrak değil, büyük hayal kırıklığına uğradım bu konuda. Diğer hayal kırıklığıysa, Mike'ın gencecik bir adama çevrilmiş olması.

   Metastasis'te oyunculuklar genel anlamda iyi olsa da Breaking Bad'deki oyunculukları aşmış bulduğumdan, bazı sahneler bana vurucu gelmedi bu yeniden yapımda. Jesse ile Gale'in son sahnesi misal veya Gus'ın son sahnesi (ki photoshop kullanmışlar en son sahnede, ona girmeyelim).

   En son olarak Huell'un paraların üstüne yattığı sahneye baktım (tabii ki bakacaktım, dizinin dönüm noktasıydı :D). Maalesef Metastasis'te, bu sahne de yeterince etkili değildi.

   Vaktim bol ya da eğlenmek istiyorum diyorsanız bir bakabilirsiniz Metastasis'e, ama tavsiye etmiyorum. Bir arkadaşım Breaking Bad'i izlemek yerine bunu izlesem olmaz mı, diye sordu, "HAYIR" diye haykırdım. Yapmayın etmeyin, gözünüzü seveyim. Breaking Bad'in düşük bütçeli bir hayran versiyonu gibi olmuş Metastasis. Yeniden yapımlardan da pek hazzetmem aslında, o da var.

   Hey gidi, nereden girip nereden çıktım. Huell'ın resmini koyacaktım güzel güzel, ama gene cıvımadan duramadım. ("I gotta do it man...") İyi akşamlar efenim.


Edit: Nasıl unuttum... BUPZ adında, geniş yelpazeye sahip derleme ve listelerden oluşan bir site mevcut. Benim blogum da edebiyat blogları listesinde mevcutmuş, bu sayede kendilerinden haberim oldu. İçindeki listelerin bazıları haliyle dikkatimi çekti. (Selam bilimkurgu güzellikleri!) Siz de bakabilirsiniz, tavsiye ederim ^_^

7 Nisan 2018 Cumartesi

Sıradakinden Alıntı

   "Hem," kahve yapmak için ayaklanmıştı, "sanırım hayatını nesnelerle ilgilenmeye böylesine adamak pek soylu bir iş sayılmaz..."

   "Kim demiş?"

   "Eh yani," ocağın başından kafasını çevirdi, "senin anlayacağın, burada hasta çocuklar için hastane işletiyor değiliz. Bir yığın eski masayı ve sandalyeyi yamamanın soylu yanı ne? İnsanın ruhunu kemirir çoğu zaman. Bunu bilmezlikten gelecek kadar çok ev gezdim ben. Putperestlik! Nesneleri gereğinden fazla önemsemek insanı mahvedebilir. Ancak bir şeyi yeterince önemsersen kendine ait bir hayata kavuşur, öyle değil mi? Nesnelerin - güzel nesnelerin- asıl amacı çok daha yüce bir güzellikle aranda bağ kurmak değil midir? Hayatının geri kalanını kalbini yerinden söküp atan o ilk imgelerin peşinden koşarak ya da o veya bu şekilde aynı imgeleri yeniden yakalamaya çalışarak geçirmez misin? Çünkü demek istediğim, bir açıdan, eski şeyleri tamir etmenin, onları korumanın, onlarla ilgilenmenin mantıklı hiçbir gerekçesi yok..."