18 Ekim 2015 Pazar

Tazecik Kitap Yorumu: Tünelin Ağzından Dehşet Hikâyeleri - Chris Priestley


   Serinin ilk kitabı Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri'nin yorumu burada.

   Serinin ikinci kitabı Kara Gemi'den Dehşet Hikâyeleri'nin yorumu burada.

   Robert, yeni okulunun bulunduğu şehre gidecek treni bekliyor; yanında da üvey annesi bulunmakta. Üvey annesi bir ara treni beklerken uyuyakalıyor ve çığlık atarak uyanıyor uykusundan. Robert'a, içine bir önsezi doğduğunu; birazdan gelecek olan trene binmesinin Robert için hiç de iyi olmayacağını hissettiğini söylüyor. Robert bunu çok saçma buluyor, zaten üvey annesinden ayrılmak için sabırsız, bu sebeple tren gelir gelmez biniyor trene.

   Bir süreliğine uyuyakalıyor Robert, uyandığındaysa tren tünelin ağzında durmuş; ayrıca Robert'ın bulunduğu vagonda yeni bir yolcu var, beyaz elbiseli bir kadın. Kendisi ve beyazlı kadın haricinde, vagondaki diğer yolcular oldukça ağır bir uykuya dalmış durumda. Robert eğer uykuya dalarsa, bir daha asla uyanamayacağını hissediyor. Bunun üzerine başlıyor beyazlı kadınla konuşmaya; daha doğrusu kadının anlattığı dehşet hikâyelerini dinlemeye...

   Öncelikle şunu belirteyim ki; hikâyelerin olay örgülerini beğendim. Ancak her hikâyenin ana karakteri, sorunlu bir insandı. Biraz çeşitlilik katılabilirdi sanki bu ana karakterlere. Bir de, bazı hikâyelerin sonu eksikmiş hissi verdi bana.

   Hikâyeler arasındaki bölümlere gelecek olursak... çok fazla tekrara dayalıydı. İlk iki kitapta da böyleydi aslında, ancak bu kitapta çok gözüme battı. Çünkü ilk iki kitapta tekrar eden bir-iki şey vardı sadece. Bunda ise yedi-sekiz tane. Her öykünün sonunda Robert'ın uykuya yenik düşmemeye çalışması, dinlediği öykünün son sahnesini kafasından atamaması, beyazlı kadına saati sorması ama cevap alamaması, yeni bir hikâye dinlemek istememesine rağmen dinlemek zorunda kalması, yanındakileri uyandırmaya çalışıp da başaramaması, sanki göz ucuyla bir şey görür gibi olması, vagondan çıkmaya çalıştığında takatinin kesilmesi, beyazlı kadının öykünün konusunun ne olduğunu söylemeyeceğini yoksa öykünün heyecanının kaçacağını söylemesi... Sahiden çok fazla tekrar var, değil mi ama?

   Kitapta beni çok şaşırtan bir şey vardı bir de... SPOILER! İlk kitaba dönüş yapılıyor! Serinin kitapları bağımsız olduğu için böyle bir şey beklemiyordum, ancak hoşuma gitti. SPOILER BİTTİ.

   Kitabın kapağı her zamanki gibi şahane. David Roberts'ı ne kadar takdir etsek az.

   Hikâyeleri sevsem de, hikâyeler arası geçişler çok gözüme battığı için verdiğim puan düşük. Yine de, eğer ilk iki kitabı okuyup sevdiyseniz, bu kitabı okumanızı tavsiye edebilirim.
  
Puan: 3,5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder