Daha önce hiçbir Cağaloğlu yazısını Cağaloğlu'ndan bu denli uzakta yazmamıştım, vay arkadaş. Ve bu arada, bu 500. yazım! Şuan bir sonraki 500. yazımı (ki düşünmesi bile fantastik geliyor) ne kadar uzakta yazacağım acaba (uzaktan kastım mesafeydi ama zaman da olur tabii)...
Cağaloğlu'ndan bu alışverişi üç ay önce yapmıştım (ki şuan üstünden bu kadar vakit geçmiş olmasına şaşırdım). Dönem başında okul sebebiyle başka bir şehre gitme ihtimalim vardı, bu sebeple epeyce bir kitap aldım. Kitapçıda duracağına kitaplığımda dursun mantığı, tüm aldıklarımı yanımda götüremeyecek olsam da...
İlk olarak Altı Kırkbeş'in deposuna girdim. Bu üç kitabı toplamda 25 ya da 30 liraya aldım diye hatırlıyorum, epey ucuza geldi.
Biz Hep Şatoda Yaşadık - Shirley Jackson: Konusuyla beni cezbeden kitap. Az daha gözden kaçırıyordum bunu, tam depodan çıkarken kenarda toplu halde paketli durduğunu gördüm, uçarcasına yanına gittim. Böyle şeylerde nasıl gereksiz heyecan duyuyorum anlatamam.
Tırnova 1883 Rumeli Kâbusu - J. Hakan Dedeoğlu, Sadi Güran: Bu kitabı Murat Dural'ın Goodreads hesabında görmüştüm ilk. Hem çizimleri hem konusu itibariyle tekinsiz, hoş bir kitap gibi duruyor. Arka kapağına ise bittim, ancak maalesef fotoğrafını çekmedim.
Hep Eve - Henrietta Rose-Innes: Bu kitabın da tanıtımını Kayıp Rıhtım'da görmüştüm. Öncelikli olarak okunacaklar listemde değildi, ancak fiyatı uygun geldi, hazır bulmuşken alayım dedim (sonra vay efendim kitaplıkta yer kalmıyor).
Altı Kırkbeş'ten çıkışta da Alfa'ya uğradım. Stefan Zweig'ın Yolculuklar kitabını da alacaktım, unutmuşum.
Yok Oluş, Yetki, Kabulleniş - Jeff Vandermeer: Konusuyla The Thing, Alien, The Dyatlov Pass Incident gibi filmleri aklıma getiren seri. Eğer Lovecraft'tan Deliliğin Dağlarında'yı bitirmiş olsaydım, ona da benzetirdim sanki (okumaya başladığımda pek dikkatimi verememiştim, daha iyi bir vakitte okumak üzere rafa kaldırdım). Tabii bunlar sadece beklenti, umarım atmosferi de konusuna uygundur kitapların. Edit: Bloga yorumu yazılmayacak. İlk kitabı sevdim, ikinciden nefret ettim, üçü olaylardan koptuğum için bitiremedim. Belirsizlik temalı korkuyu pek sevmiyorum sanırım.
Asya Yolları, Himalayalar ve Ötesi, Bir Hayalin Peşinde, Everest'te İlk Türk, Bir Dağcının Güncesi - Nasuh Mahruki: Birkaç yıl önce Bir Dağcının Güncesi'ni okumuştum ve yorumunu yazmayı erteleye erteleye bugünlere geldim. Bu sürede Mahruki'nin kitapları yayınevi değiştirdi. Fiyatları da biraz arttı sanırım, ancak baskı kalitesini beğendim, her ne kadar kağıt seçimi yüzünden biraz ağır olsa da.
Vulcan'ın Çekici, Bir Palavracının İtirafları - Philip K. Dick: PKD'nin güzelim kitapları Alfa sayesinde bizlerle buluşmaya devam ediyor. Darısı Büyülü Fener'den çıkan Toplu Öyküler serisine diyelim... (küçük bir not, Büyülü Fener de Alfa Yayın Grubu'na bağlı).
Su Seviyesi - Joseph Brodsky: Bir deneme kitabı. Şu Everest'in Modern Klasikler serisi hem kitap seçimleri hem kapak tasarımlarıyla aklımı alıyor. Yalnız, bu kitabın kapak görselinin pikselli oluşu hoşuma gitmedi.
Kozmos - Witold Gombrowicz: Everest Modern Klasikler'den bir kitap daha. Şuan bunu yazarken neden bu kitabı yanımda getirmedim diye de üzüldüm. Neyse, bekleyeyim geçsin :ı Edit: Bloga yorumu yazılmayacak.
Göl Evi - Kate Morton: Mortoncuğumun yeni kitabı, her ne kadar ben geç almış olsam da. Taa ne zaman duyurmuştum bu kitabın çıkacağını, hey gidi. Keşke kapak tasarımları bu kadar alakasız olmasaydı.
Babilliler - Michael Jursa: Bir de Mezopotamya versiyonu var bu kitabın, aklımda kaldı. Önce okuyayım da bunu bir...
Evet, tüm yılı kitap alarak (okuyarak değil alarak) geçirdim. Artık adam akıllı aldıklarımı okuyup yorumlarını yazabilsem çok mutlu olacağım.
Bir de Haydarpaşa Kitap Günleri'ne gitmiştim, oradan aldıklarımı da eklemeyeceğim, blogun içi dışı alışveriş yazısı oldu zaten. Oradan çıkışta Mutlu Keçi ile karşılaştım, çok hoştu.
Sanırım sekiz aydır Aralığın Onu, yorumunun yazılmasını bekliyor. Ne var ki kitabı yanımda getirmedim, bu sebeple daha da bekler gibi. Kısa Kesmek İcap Ederse'de birkaç kitaba yer veririm belki o zamana kadar.
Kendinize iyi bakın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder