Bu yazıda tatlı mı tatlı bir arkadaşımın hediye etmiş olduğu iki çizgi romandan bahsedeceğim. Buradan da teşekkür edeyim tekrardan :P
Kırık Kanat - Antonio Altarriba & Kim: Altarriba bu kitapta annesi Petra'nın doğumundan ölümüne hayatını anlatıyor. Trajediyle dolu bu hayatta, arka planda da İspanya'nın geçirdiği değişimi görüyor, iç savaşın etkilerine tanık oluyoruz.
Kitap dört bölüme ayrılmış, her bölüm Petra'nın hayatında önemli bir role sahip olan bir erkeğin yanında geçirdiği döneme denk geliyor. İlk bölüm bu kişi babası, bir sonrakiyse işvereni general, diğeri kocası, sonuncusu da sevgilisi.
Altarriba, babasını anlatan Uçma Sanatı'nı yazdığında, okurlardan birisi "Peki ya anneniz?" diye bir soru yöneltmiş. Kitabın son sözünde itiraf ediyor, Uçma Sanatı'nda annesinin, sadece babasının öyküsünün altını çizmek için orada olduğunu. Annesine soğuk ve sofu bir rol vererek haksızlık yaptığını da. Uçma Sanatı'nı merak etsem de böylesi fedakâr, cefakâr, muhteşem bir kadının o şekilde anlatıldığını görmek beni mahveder.
Kitabın çevirisi fena değil, bazı ifadelerin Türkçeleştirmesini epey başarılı buldum hatta, ama sık sık yapılan yazım hataları göz kanatacak durumda. Çizimler de fena değil. Kitap şömizli, şömizin altındaki kapağa bayıldım.
Puan: 3,5
Beyaz Kum - Brandon Sanderson: Onun adı Kenton... O son kum bükücü...
Şakayı bir kenara bırakacak olursak, Kenton insanların kuma hükmedebilme yeteneğine sahip oldukları bir toplulukta yaşıyor, babası da bu hükmetme sanatında en yetkin olan isim ve topluluğun da başı. Kenton esasen pek bir kabiliyet gösteremiyor bu sanatta, ancak görüyoruz ki içinde bir cevher de mevcut.
Kurgunun fazla derinlerine girmemek adına konusundan daha fazla bahsetmeyi düşünmüyorum, ancak yine de bir iki noktaya değineyim. Kitaptaki kimi olaylar okuru sanki biraz yanlış yönlendiriyor, Mastrell yolunu tamamlamak misal. Sanıyorsunuz ki bir ömür alacak, şansın da yardımıyla beş dakika sürüyor :D Bilemedim. Klişeye kaçan kimi olaylar da mevcut, bir önceki paragrafta bahsettiğim cevherin açığa çıkışı gibi.
Kitabın çizimleri ilginç, sanki taslağın üstü direkt boyanmışçasına birçok kalem izi mevcut her yerde. Kitabın sonunda taslaklar yer alıyormuş, kıyaslayınca tabii gördüm ki son halindeki izler hiçbir şey... Renklendirmeyi ise başarılı buldum. Panellerin değişken şekilleri dinamik bir hava vermiş, o da hoşuma gitti.
Kitabın çevirisi, editörlüğü son sayfalara kadar güzel, ancak sanki son sayfalarda nazar değmiş. Bir anda yazım yanlışları beliriyor, hatta konuşma balonları bile piksellerine ayrılıyor. Neden böyle oldu acaba.
Sanderson seviyorsanız bakabilirsiniz, ancak konunun iyi işlenemediği kanaatindeyim. Puan: 3
Uçma Sanatı'nı okumuştum ben de, merak ediyorum bunu da. 2019'da okuyacağım para ayırabilirsem. İkinci çizgi romanı hiç bilmiyorum.
YanıtlaSilUçma Sanatı nasıldı, beğenmiş miydiniz? Şimdiden keyifli okumalar dilerim Kırık Kanat için ^^
SilDiğerini bilmeden kalsanız da olur :P