12 Eylül 2014 Cuma

Tazecik Kitap Yorumu: Kara Gemi'den Dehşet Hikâyeleri - Chris Priestley


   Serinin ilk kitabı Montague Amca'nın Dehşet Hikâyeleri'nin yorumu burada.

   Ethan ve Cathy, babalarıyla birlikte, okyanusa sırt vermiş sarp bir kayalığın tepesine kurulu olan Eski Han'da yaşamaktalar. Çocukların annesi öldüğünden beri, babaları delirmiş bir halde. Kendini içkiye vermiş, huysuz biri olup çıkmış, çocuklarının yüzüne bakmaya katlanamıyor-ona eşini hatırlattıkları için-. Artık hana da pek kimse uğramaz olmuş bu adamın huysuzluğu yüzünden.

   Bir gün çok şiddetli bir fırtına kopuyor. Gemiler fırtınada kontrollerini yitiriyor, kayalıklara çarpıp batıyorlar.

   Fırtınanın üçüncü gününde Ethan ile Cathy çok kötü hastalanıyor, babaları da doktor getireceğini söyleyip gidiyor, hanın kapısını da kimseye açmamalarını tembihliyor.

   Çocuklar babalarını beklerken uyuyorlar. Uyandıklarında kendilerini daha iyi hissettiklerinden, yanlarına kitap alıp handaki şöminenin önüne oturuyorlar. Tam Ethan, Cathy'ye kitap okumaya başlıyor ki, birisi hanın kapısına vuruyor. Fırtına hala devam etmekte. Dışarıdaki adamı içeri almamak düpedüz zalimlik olur diyerek, alıyorlar onu içeri. Adam bir denizci. Bu iki çocuğa fırtına dinene kadar hikâye anlatıyor. Tipik korkunç, denizci hikâyeleri.

   Gerçi tipik dediğime bakmayın, hikâyeler orijinal sayılır. Ama ilk kitaptaki hikâyelerle benzeşen hikâyeler de vardı. İlk kitaptakilere göre, bu kitabın hikâyeleri epey vahşet barındırıyor bünyesinde, kurguları da tahmin edilebilir ve genel olarak bittiklerinde, yarıda kalmış hissi veriyorlar, en azından ben öyle hissettim. Bu kitapta da, yine iki hikâye arası konuşmalarda tekrara dayanılmış.

   Kitaptaki hikâyeler beni pek tatmin etmese de, kitabın sonu çok etkileyiciydi yahu. Ne yaptın sen, sayın Priestley :'(

   Yine son olarak kitabın kapak tasarımından ve çizimlerinden bahsedeyim. Çizimler yine hikâyelerle oldukça uyumlu. Bu kitabın kapak tasarımını ise ilk kitabınkine göre daha çok beğendim. Daha tekinsiz -ve biraz da hüzünlü- bir havası var. Mükemmel bir kapak tasarımı olmuş bu kitap için. David Roberts'i ilk kitapta tebrik ettiğim gibi yine tebrik ediyorum :)

   Hazır korsan demişken, şu şarkıyla kapatayım yorumu (ne cins bir klip o öyle :D)


   Edit:
   Serinin üçüncü kitabı Tünelin Ağzından Dehşet Hikâyeleri'nin yorumu burada.

Puan: 4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder