29 Aralık 2012 Cumartesi

Tazecik Kitap Yorumu: Yusuf ile Züleyha - Nazan Bekiroğlu


   Yusuf'un rüyasıyla başlıyor kitap. Yusuf rüyasında güneşin, ayın ve on bir yıldızın gökten inip kendisine secde ettiklerini görüyor. Bu rüyasını babası Hz.Yakub'a anlatıyor. Babası, Yusuf'a peygamberlik muştusu verildiğini anlıyor ve oğluna rüyasını kesinlikle diğer kardeşlerine anlatmamasını söylüyor. Ne var ki kardeşleri Yusuf'un rüyasını öğreniyor ve babalarının sevgisini daha çok üzerine çektiği için onu cezalandırmaya, daha doğrusu ortadan kaldırmaya karar veriyorlar.

   On bir kardeş babalarının yanına izin almaya gidiyorlar, Yusuf'u kırlara götürmek için. Hz.Yakub aslında izin vermek istemiyor, Yusuf'a bir şey yapacaklarını biliyor ama oğullarından biri ona malum soruyu soruyor: ''Yoksa bize güvenmiyor musun?'' Hz.Yakub şimdi bir kere evet dese, bir daha oğullarıyla arasını düzeltemeyeceğini biliyor, bu sebeple izin veriyor.

   Çocuklar kırlara çıkınca Yusuf'un gömleğini alıyor ve Yusuf'u bir kuyuya atıyorlar. Daha sonra, oradaki bir karacayı öldürüp kanını Yusuf'un gömleğine sürüyorlar. Eve döndüklerinde de babalarına Yusuf'u kurt yediğini, geriye bir tek kanlı gömleğinin kaldığını söylüyorlar. Ancak Hz.Yakub biliyor ki oğulları yalan söylüyor, çünkü gömlekte yırtık yok. Hz.Yakub öyle bir imtihana tutuluyor ki; çalınan da kendisinin, çalan da...

   Kitabın dili gerçekten çok hoştu, ancak kitapta anlatılan seviyedeki aşk bana biraz ağır geldi, bu sebeple bazı yerlerde sıkıldım. Kitapta, ana konuya ek olarak küçük hikayeler vardı, Züleyha'nın gülümsemesi gibi. Bunların kitaba ayrı bir güzellik kattığını düşünüyorum.

Puan: 3,5


21 Aralık 2012 Cuma

Sıradakinden Alıntı

   Kurt içini çeke çeke devam etti:

   Bunca asırdır, dedi, hakkımdaki iftiralara, benden çıkarılan şu kirli resme sesimi çıkarmadım, efsanelerimle avundum, fazla umursamadım. Gören görür, bilen bilir; birkaç küçük hikaye, erir giderdi nasılsa mertliğim ve dürüstlüğüm ve efsaneler çıkaran kimliğim önünde.

   Ama şimdi öyle bir kara sürüldü ki alnıma, öyle bir iftira atıldı ki bana; temizlemesem, bu yüz karasıyla yaşamama imkan yok. Temizlemeye kalksam, gücüm yeter mi bilmem!

   Duydunuz işte, duyduk hep birlikte. Ne dedi Yusuf'un kardeşleri: Deriz ki Yusuf'u kurt yedi. Anlatacaklar şimdi herkese. Herkesler böyle bilecek beni. Yakup da böyle bilecek. Kervancılar Yusuf'u alıp gittiler. Yusuf Ken'an'a kim bilir, belki de hiç dönmeyecek. Yusuf'u kurt yedi, diye bilinecek.

   Nasıl herkese duyurayım da sesimi diyeyim: Bu anlattığınız ben değilim, ben bu anlattığınız değilim. Yusuf'u ben nasıl yerim? Ben Yusuf'u nasıl yerim?

   Sözünün bu kısmına gelince kurt, nemli gözlerinden boncuk gibi yaşlar dökülmeye başladı. Gri tüylerle kaplı göğsü, ön ayakları ıslandı. Bir ah çekti derinden derine. Islak burnu daha bir ıslandı. Ve devam etti:

   Ben şimdi adımı nasıl temize çıkarayım, alnıma sürülen bu kapkara lekeyi neyle, nasıl yıkayayım? Öyle bir leke ki değil bana, yeter kıyametin kopacağı güne değin gelip geçecek tüm torunlarıma.

   Tek muradım, bütün yaratılmışların sahibi olan Tanrım, bu ayıpla yaşatmasın beni. Ya alsın yeni doğmuş bütün kurt yavrularıyla birlikte canımı, kurt neslinin dalı yaprağı burada kesilsin, ya da adım temize çıksın.

20 Aralık 2012 Perşembe

Leyleğin Getirdiği

   Şimdi bahsedeceğim üç kargo birbirinden çok farklı zamanlarda geldi ancak hepsini tek bir başlık altında anlatmaya karar verdim.


   Bu kargo Okuoku'dan gelmişti.

Uyumsuz - Veronica Roth: Konusu aşırı derecede hoşuma giden bir kitaptı, kitabın elime geçmesini dört gözle bekliyordum. 2014'te de filmi çıkacakmış. Edit: Yorum!

Veba - Michael Grant: Yoklar serisinin dördüncü kitabı. Üçüncü kitabın sonu son derece heyecanlı bitmişti. Veba'da olayların nasıl gelişececeğini çok merak ediyorum -tabii ki de veba olacaklar gerçi- :D Edit: Yorum!

Mavi Öğlen - Scott Westerfeld: Gececiler serisinin üçüncü ve de son kitabı. Edit: Yorum!



   Bu kargo Kitap Sihirbazı'ndan gelmişti. Maalesef temin edilemeyen kitaplar da oldu.

Rüzgarın Adı - Patrick Rothfuss: Bir arkadaşımın aşırı tavsiyesi üzerine aldım, fantastik bir kitap, arka kapak yazısı da bayağı etkileyici. Edit: Yorum!

Bir Milyon Güneş - Beth Revis: Evrenin Ötesi serisinin ikinci kitabı. Birinciyi de sipariş etmiştim aslında ama temin edilemedi. Edit: Yorum!

Zehir Ustası - Maria V. Snyder: Kitabın konusu, okuduğum başka bir kitaba aşırı derecede benziyor sanki ama çıkaramıyorum... Edit: Yorum!



Ateşböceği Yolu, Kış Bahçesi, Gerçek Renkler, Gece Yolu, Sevgi Uğruna Yaptıklarımız - Kristin Hannah: Bayağı bir tavsiye ettiler Kristin Hannah'ı bana, sanırım biraz fazla gaza geldim, aldım tüm kitaplarını. Edit: Almayaymışım :/ Beşini de bitirdim ancak Gerçek Renkler, Gece Yolu ve Sevgi Uğruna Yaptıklarımız kitaplarının yorumlarını blogta bulamayacaksınız. Gerçek Renkler'i pek beğenmedim, Gece Yolu ile Sevgi Uğruna Yaptıklarımız da benim için ''eh işte'' ile ''hoş kitapmış'' arasında seyreden kitaplardı. Ateşböceği Yolu yorumu burada, Kış Bahçesi yorumu da burada.



   Kitap Sihirbazı'ndan gelen ikinci kargom. Bu sefer daha memnun kaldım, çünkü bütün kitaplar temin edilebildi ve sipariş verdikten iki gün sonra kitaplarım elime ulaştı.

Dönüş - Victoria Hislop: Yazarın ''Ada'' adında, birçok ödül almış bir romanı daha var. Kitabı yazarına güvenerek aldığımı söyleyebilirim yani. Edit: Kitabı beğenmedim. Savaş ve dans üzerinde dönen bir kurgusu var. Yazar ilk kitabını oluşturan temel ögelerden de pek sıyrılamamış, bakınız; sorunlu evlilik, bir seyahate çıkma, ailesinin geçmişini öğrenme, kendisini daha güçlü hissedip evine dönme, evliliğine son verme. Yorumu bloga yazılmayacak.

Kitap Hırsızı - Markus Zusak: Yine, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldım. Konusu etkileyici duruyor.

Gölgeler - Ilsa J.Bick: Küller serisinin ikinci kitabı. Edit: Yorumu bloga yazılmayacak.

Yarım Dünya - Hiromi Goto: Bu kitabı almak aklımda yoktu aslında, İthaki'nin sayfasına bakarken gözüm takılmıştı sadece. Demek ki biraz fazla takılmış. Edit: Yorum!

Ofelya - Lisa Klein: Aynı yazarın ''Albia'' adında başka bir kitabını okumuştum ve çok hoşuma gitmişti. Sonunda Ofelya'yı da aldım.

Tazecik Kitap Yorumu: Linus Hoppe'un İkinci Yaşamı - Anne-Laure Bondoux


   Serinin ilk kitabı Genç Linus'un Öfkesi'nin yorumu burada.

   ''Saatlerdir önündeki yürüyen banda eğilerek çalışan Linus, yüzünü acıyla buruşturdu. Gelen kutuyu yakalayıp inlememeye çalışarak kaldırıyor; sonra da arkasına dönüp kutuyu otomatik bant yapıştırma makinesine giden şeride bırakıyordu. Ağır konserve kutuları ve şişelerle yüklü ikinci kutuyu yakalamak için arkasına dönmeye anca zamanı kalıyordu. Ambalaj makinesinin önünde çalışmaya başladığından beri bunun gibi kaç kutu kaldırmıştı acaba? Altı ayda belki yüzlerce, hatta, kimbilir, belki de binlerce?''

   Kitabın ilk paragrafını okuduğumda tepkim ''Vah Linus, ne hallere düştün!'' oldu. Çünkü onun 2.Düzey'e geçmesindeki amaç bir robot (belki de köle demeliyim) gibi yaşamak değil, bir şeyleri değiştirmek konusunda toplumu harekete geçirmekti. 

   Genelde düzey değiştiren çocuklar en fazla iki-üç ay içinde, yanlarında kalacakları koruyucu ailelere gönderiliyorlar. Ancak bu sene bir sıkıntı var, altı ay geçmesine rağmen çocuklar hala ara yurtta kalıyor. Ara yurtta kalırken de aslında makinelerin yapması gereken işleri yapıyorlar; günde sekiz saat boyunca hiç ara vermeden, dinlenmeden kutuları aktarıyorlar. Ve Linus hiç de iyi bir durumda değil. Bunalıma girmiş durumda, çünkü o 2.Düzey'e geçtiğinde Bay Zanz'ın onu yanına alacağını, birlikte örgüt çalışmalarına devam edeceklerini düşünüyordu. Şimdiyse, bütün gününü korkunç şartlar altında geçiriyor, Chem'den haber alamıyor ve ailesini göremiyor. 

   Son günlerde de Linus hastalanmış durumda. Yurtta tanıştığı arkadaşı Sadko, ona doktora gitmesi gerektiğini söylüyor. Sadko 2.Düzey'de yaşayan bir çocuk ve sınavdan sonra evine dönmesi gerekiyormuş; düzey değiştirmediğinden ara yurtta kalmasına gerek yokmuş. Ancak bir güvenlik görevlisi sınav çıkışında ona annesinin öldüğünü ve eve dönemeyeceğini söylemiş.

   Birkaç gün sonra yurt müdürünün kızı Toscane, Linus'u doktora götürmeye geliyor. Aslında amacı Linus'u yurttan çıkarmak, hastalık da iyi bir bahane oluyor, sonrasında olaylar gelişiyor. Durum ne kadar tehlikeli olsa da karakterlerimizin var olan düzeni değiştirmek adına bir şeyler yapmaları gerek...

   Kitabın sonunun harika ve bu seriye yakışır bir son olduğunu söylemeden de edemeyeceğim. İyi okumalar!


Puan: 5


17 Aralık 2012 Pazartesi

Sıradakinden Alıntı

   Toscane: ''Biliyorum, kabul edeceksin. Onlarla sözleşme yapacaksın, çünkü yaşamak ve Chem'i görmek istiyorsun. Ben de senin ve diğerlerinin yanında kalmak için senin gibi yapacağım, çünkü başka ailem yok. İşte bizi böyle tuzağa düşürüyorlar Linus.''

10 Aralık 2012 Pazartesi

Tazecik Kitap Yorumu: Genç Linus'un Öfkesi - Anne-Laure Bondoux


   Linus günümüzden elli yıl sonraki zaman diliminde yaşayan bir çocuk. Onun yaşadığı toplum, değişik düzeylere ayrılmış halde:

    1.Düzey, geleceği parlak insanların refah içinde yaşadığı bir düzey. İnsanlar iyi eğitim alabiliyor, girdikleri işlerin gelirleri de yüksek. Bu düzeyde yaşam kusursuz.

    2.Düzey, sıradan insanların yaşadığı düzey. İnsanlar çok ağır koşullar altında yaşam sürüyor. Kimsenin yapmak istemediği işleri yapıyorlar. Sabahtan akşama kadar.

    3.Düzey, ıslah edilmesi gerekenlerin, asi ruhluların, toplumun huzurunu bozabileceği düşünülen kişilerin yaşadığı düzey ve burada yaşam, 2.Düzey'dekinden çok daha zor. Aslına bakarsanız, oraya bir kere gidenlerden haber almak neredeyse imkansız.

    Son olarak 4.Düzey, zihinsel problemleri olan veya öyle olduğu düşünülen kişilerin bulunduğu seviye ve burası en beter düzey...

   Peki insanlar neye göre bu düzeylere yerleştiriliyor? On dört yaşındaki bütün çocuklar Büyük Düzenleyici'nin önünde sınava giriyor ve sınav sonuçlarına göre daha bu genç yaşlarında, hayatlarının kalanını nerede geçirecekleri belirleniyor. Ne var ki, kimse bu sınavın nasıl bir şey olduğunu söylemiyor, çocuklar nasıl bir şeyle karşılaşacaklarını bilmeden giriyorlar sınava.

   Linus, bu sistemin adaletsiz olduğunu düşünüyor ve yaşadığı toplumdan da memnun değil. Hayatına kendisi karar vermek istiyor. Bu sebeple bilgisayar dehası arkadaşı Chem'le konuşuyor ve aklındakini ona açıyor: Hile yaparak 2.Düzey'e düşmek. Linus bu sırada Yosh adında bir çocukla tanışıyor. Yosh, 2.Düzey'de yaşayan ancak 1.Düzey'e geçmek isteyen bir çocuk. Ancak düzey değiştirmek çok da kolay bir iş değil ve hileyle düzey değiştirdiğiniz öğrenilirse bütün ömrünüz hapiste geçebilir.

   Bir de Bay Zanz var. O da bu düzeyler sistemini adaletsiz bulan ve buna karşı eylemler düzenleyen, bir şeyleri değiştirmeye çalışan birisi. Kitapta çok önemli bir yeri var doğal olarak. Ve, bir uyarı: Kitabı okurken mümkünse yanınızda birileri olmasın; çünkü kitabı okurken gülersiniz, bağırırsınız, ''Ay, nasıl yani?'' dersiniz, ''Vay hain!'' dersiniz, ''Anaaa...'' dersiniz... dersiniz de dersiniz. İnsanlar çok büyük ihtimalle size garip garip bakarlar çünkü henüz kitabı okumamışlardır :D

   Edit:
   Serinin ikinci kitabı Linus Hoppe'un İkinci Yaşamı'nın yorumu burada.

Puan: 5

 

7 Aralık 2012 Cuma

Sıradakinden Alıntı

   ''Merdivenlerden nesneler yuvarlayarak insanların tepki göstermelerini sağlıyorum,'' diye açıkladı Bay Zanz. ''Kaçık olduğumu düşünüyor, dehşete kapılıyorlar. Benim için asıl önemli olan onları evden çıkarmak. Sahanlıkta toplanıp, tepkilerini gösteriyorlar, fikir alışverişi yapıyorlar. Yoksa hiç konuşmayacaklar.''

   ''Burada insanlar bütün gün ağır işlerde çalışıyorlar,'' dedi Yosh. ''Akşam da televizyonun karşısında yığılıp kalıyorlar, günlerini böyle geçiriyorlar.''

   ''Ama bu kez televizyon onların önüne yığıldı,'' dedi gururla Bay Zanz. ''Onlara eşyanın durağan olmadığını, rollerin değişebileceğini göstermek istiyorum.''